Doğum Öncesi Depresyon: Bilmeniz Gerekenler

Hamilelik, kadınların hayatının çok önemli bir bölümüdür. Uzun zaman alır, vücutta pek çok değişime sebep olur ve geniş çaplı duygu çeşitliliği üretir. Eğer mod düşüklüğünüz ısrarcıysa, doğum öncesi depresyondan muzdarip olmanız mümkündür.
Doğum Öncesi Depresyon: Bilmeniz Gerekenler

Son Güncelleme: 06 Haziran, 2020

Hamilelik sırasında sersem, sinirli, mutsuz veya gergin hissetmek son derece normaldir. Vücudunuzda meydana gelen hormonal değişimler, duygu ve hislerde çok çelişkili durumlar yaratır. Ancak mutsuzluk hissi uzun süre devam ettiğinde, doğum öncesi depresyona dönüşebilir.

Olumsuz duyguların etkisi uzun süre devam ettiğinde, doğum öncesi depresyona yol açabilir. Hamile bir tanıdığı olanlar, bu yazımızda bahsedeceğimiz belirtilerden haberdar olmalıdır.

Hamilelik sırasında depresyon belirtileri

Yaygın olarak yapılan bir hata, depresyonu ekonomik, evlilikle ilgili veya diğer sorunları olan yalnız kişilerle ilişkilendirmektir. Bununla birlikte, doğum öncesi depresyon düşünülenden çok daha yaygındır ve hamilelik sırasında 10 kişiden 1’ini etkiler.

Preeklampsi gibi daha çok bilinen hastalıklardan daha yaygın görülen bu depresyonla ilgili asıl problem, pek çok anne adayının doğum öncesi depresyondan muzdarip olduğunu kabul etmekten utanmasıdır. Bu nedenle, hamile kadının çevresindekiler onun sağlığına ayrı bir özen ve dikkat göstermelidir.

Genel bir kural olarak, doğum öncesi depresyon hamileliğin 6. ve 10. haftaları arasında ortaya çıkmaya başlar. Ayrıca, doğum yaklaştıkça hamileliğin sonlarına doğru da görülmesi yaygındır.

Kimler bu depresyondan muzdarip olabilir?

doğum öncesi depresyon

Bu sendroma daha meyilli olduğunuzu gösteren bazı belirtiler vardır. Doğum öncesi depresyonun biyolojik sebepleri arasında, bazı araştırmalar doğrudan ruh hali ve enerji seviyelerini etkileyen tiroit hormonlarındaki düşüşe yol açan antikorların varlığını gösterir.

Hamilelik sırasında yükselen bir hormon olan progesteronun sakinleştirici etkisine de göz atabiliriz. Son olarak, araştırma psikolojik sorunların da durum üzerindeki etkisinden bahseder. Bu sorunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:

  • Geçmişte yaşanan cinsel istismar
  • Çocukluk veya ergenlik çağında maruz kalınan fiziksel ve duygusal istismar
  • Yakın zamanda kayıp yaşamak veya anne gençken yaşanan kayıplar. Bu, kişinin hayatından uzaklaşma veya ölüm olabilir.
  • Partnerle yaşanan sorunlar gibi çeşitli durumların sebep olduğu mevcut duygusal değişkenlik.

“Doğum öncesi depresyon düşünüldüğünden daha yaygındır ve hamilelik sırasında 10 kadından 1’ini etkiler.”

Doğum öncesi depresyonun semptomları

Bu hastalığın tespit edilmesi zor olabilir çünkü hamileliğin bazı yan etkileri, doğum öncesi depresyonun yan etkileriyle birleşir. Örneğin, yorgunluk, isteksizlik ve uyku problemleri hamileliğin normal belirtileridir.

Bununla birlikte, bu belirtiler mutsuzluk, ağlama atakları ve bir şeylerden keyif alamama ile birleşirse, belirlenmesi gereken bir sorun var demektir. Diğer semptomlar aşağıdaki gibidir:

  • Alınganlık ve sürekli kötü ruh hali
  • Her gün boşluk ve suçluluk hissi
  • Sosyal ilişkilerin zamanla kötüye gitmesi
  • Bebeğinize karşı karmaşık duygular
  • Anksiyete ve belirgin bir sebep olmadan kontrol edilemez ağlama isteği
  • Geleceğe dair karamsar düşünceler
  • Dikkati toplamada zorluk
  • Yemek yeme, uyuma, çalışma ve temizlik alışkanlıklarında değişme

En önemlisi de, bebeğiniz olacağı için hiçbir heyecan belirtisi göstermemek hatta doğum yapma fikrini reddetmektir.

Sonuçlar ve tedavi

Doğum öncesi depresyon, prematüre doğum veya bebeğin normalden hafif doğması gibi durumlarla ilişkilidir.

Bu komplikasyonlar genellikle beslenmeden kaynaklıdır ve doğum öncesi kontrolleri ihmal etmek ve zararlı maddelerin kullanımına başlama ihtimali artar. Doğum öncesi depresyondan muzdarip olmak, doğum sonrası depresyonuna yakalanma riskini %25 artırır.

doktor muayenesi

Tedavi konusunda ise, çok önemli olan ilk adım sorunu tespit edebilmektir. Ardından, kendiniz ve aileniz için sosyal destek, antidepresan veya psikolojik ya da psikiyatrik terapi gibi yardımlar alabilirsiniz.

Bu tedavinin yanı sıra, evinizde istikrarlı bir ortam olması önemlidir. Partneriniz ve aileniz, duygusal istikrarı korumak için destek olmalı ve sevgi vermelidir.

Bu, genellikle sizinle doğrudan temasta olan ve davranışlarınızdaki herhangi bir anormalliği tespit etme konusunda gerekli ekipmana sahip olan sağlık personeli tarafından yürütülen bir görevdir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.