Anneliğin İlk Ayı Hakkında Söylenmeyenler

Kimse bir yorum yapmasa da anneliğin ilk ayının en çok zorlanacağınız zaman dilimi olduğunu söylemek zorundayız. Bu süreçte yeni doğan bebeğinizi tanımaya başlamalı ve değişen hayatınıza adapte olmaya çalışmalısınız.
Anneliğin İlk Ayı Hakkında Söylenmeyenler

Son Güncelleme: 06 Nisan, 2020

İlk kez anne olanlar, annelik konusunda harika şeyler keşfetme konusunda daha şanslıdırlar. Ancak bunun yanında bebek doğduktan sonraki ilk ay, hiç kimsenin söylemediği ancak aklımıza bile gelmeyecek pek çok şeyle karşı karşıya kalırız. Elbette bu süreçte herşeyin toz pembe olmadığı bir gerçektir. Ancak bu son derece zor süreçle bir şekilde yüzleşmemiz gerekir.

Anne olmanın verdiği o tarif edilemez duyguyu bir kenara bırakırsak, anneliğin ilk ayında yaşadıklarımız ve bizi bekleyen şeyler konusunda şüpheler ve korkularla dolu oluruz. Hamilelik boyunca yaşadığımız onca değişim, bebeğin doğumu sonrasında karşı karşıya kaldığımız gerçeklerle kıyaslanamayacak derecede önemsiz kalır. Bebeğimizi kucağımıza aldığımız andan itibaren tamamen bilinmeyen ve kimi zaman da oldukça stres verici bir sürecin içine girmiş oluruz.

Her ne kadar herkes tüm bu yaşadıklarımızın son derece normal olduğunu ve yakında geçeceğini söylese de, büyük olasılıkla kendimizi hiç hissetmediğimiz kadar yalnız hissederiz. Belki de şimdiye dek hiç bu kadar zayıf ve güçsüz bir hale düşmemişizdir. Fiziksel olarak kendimizi tanıyamamaya başlarız. Şu anda hissettiklerim normal mi? Sonsuza dek böyle mi kalacağım? Hayatım berbat mı ettim? Etrafımızda bulunan kimse bu ve benzeri sorulara verdikleri cevaplarla bizi ikna edemez. Bizi rahatlatacak ve tekrar huzurlu olmamızı sağlayacak tek şey zamandır.

İlk Ay Çok Zor Geçer

Anneliğin ilk ayının bizler için hayal bile edilemez bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle bebek sahibi olma konusunda herhangi bir tecrübemiz olmadığında bu durum daha da zor bir hal alacaktır. Bu ilk ayın ne kadar zorlu olduğunu söylemeye cesaret edecek çok az insan karşımıza çıkar. Ancak söyleseler dahi bunları kelimelere dökmek pek de kolay değildir. Bu anlarda güvenebileceğimiz ve kendimizi motive edeceğimiz tek şey, çok yakında her şeyin değişeceği gerçeğidir.

Bebeğine bakan anne

Bebekle ilgilenme, onun günlük yaşam düzenine ayak uydurma ya da korkuya kapılmamaya çalışma gibi problemler aslında yeni bir hayata adapte olma endişesi kadar zor değildir. Her ne kadar bebek, enerjimizin ve dikkatimizin büyük bir kısmını alıyor olsa da, fiziksel olarak yaşadığımız değişimleri ve vücudumuzun yeniden kendini toparlamasının ne kadar acı verici olacağını düşünmeden durmak mümkün değildir.

Lohusalık döneminde ister normal doğum isterse sezaryen olsun, tüm doğumlar kendilerine göre belirli derecede problemlere neden olurlar. Yataktan kalkmak bir çileye dönüşebilir, banyoya gitmek ya da duş almak pek de keyifli olmayan, zor ve acı verici olabilir. İlk günlerde bebeği emzirmek dayanılmaz bir şeydir. Çünkü hem acı verir hem de alışkın olmadığımız bir durumdur.

Bu dönemi duygusal anlamda değerlendirdiğimizde, çok daha hassas olduğumuzu söylemek zor olmayacaktır. Bu nedenle her söz bizi etkiler ve bazı zamanlarda kendimize olan güvenimizi kaybederiz. Tüm bunlara yorgunluk ve uykusuzluk da eklenince psikolojik anlamda kendimizi daha da kötü hissederiz. Ayrıca bebeğin dünyaya gelmesinden sonraki bu süreçte misafirlerimiz de çoğalır. Nedense bu misafirler genellikle hiç de uygun olmadığımız zamanlarda ziyaretimize gelirler.

Tüm bunlara rağmen anneliğin ilk ayının en zor tarafı, hayatımızın tamamen ve sonsuza dek değiştiğinin farkına varmamızdır. Bir saniye önceki halimizin bir saniye sonra artık aynı olmayacağını çok iyi anlarız. Bazı kadınlar, tüm günlerini pijama içinde geçirme fikrinden dehşete düşerler. Ancak bunun aslında yaşayacakları olumsuzlukların en hafifi olduğunu bilmezler. Eğer bilselerdi bunun pek de kötü birşey olmadığını anlarlar ve belki de pijama içindeki o figürün kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olduğunu düşünürlerdi.

Yeni doğan bebek ve annesi

Anneliğin İlk Ayının Bu Kadar Zor Olduğunu Neden Kimse Söylemez?

Barcelona’da bulunan Sant Pau Hastanesi doğum öncesi ve sonrası koordinatörü Núria Torras gibi tecrübeli ebeler, hem kendisinin hem de iş arkadaşlarının hastalara anne olma sürecinde ilk ayın ne kadar zor geçeceğine dair bilgiler verdiklerini ifade etmektedir. Torras 30 yıllık mesleki tecrübesinin ışığında, yeni annelerin genellikle doğum anına odaklandıklarının altını çizmektedir. Bu durum, diğer önemli detayları anlamaları için yeterince konsantre olmamalarına yol açmaktadır.

Torras’a göre günümüzde doğum sonrası yeni annelerin karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunlardan biri, çeşitli nedenlerden dolayı kendi annelerine yeterince yakın olamamalarıdır. Bu durum, hem teori hem de pratikte bu sürecin çok daha zor geçmesine neden olmaktadır. Bunun dışında geç anne olanlar için bebeğin doğumunu takip eden ilk ay daha da karmaşık bir süreç anlamına gelmektedir. Çünkü 30 yaşın üzerinde bir kadının bebek sahibi olması demek, doğal yaşantısında iyice oturmuş rutinlerini ve kişiliğini şekillendiren alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kalması anlamına gelmektedir.

Benzer şekilde Torras, bu sürecin en zorlu özelliklerinden birinin, yaşamadan anlamanın mümkün olmadığı bir zaman dilimi olmasından kaynaklandığının altını çizmektedir. Tüm bu zaman süresince meydana gelen ve bazıları hiç beklenmedik biçimde ortaya çıkan pek çok değişimi anlayıp özümsemek gerekmektedir. Ne kadar detay verirsek verelim yine de konunun ne kadar karmaşık olduğunu açıklamamız mümkün değildir. Núria Torras, doğum ve emzirme dönemi ile ilgili tecrübelerine ilişkin olarak da, anne adaylarının bu tecrübeleri kendileri yaşamadan tam olarak bilmelerinin ya da hissetmelerinin mümkün olmadığını vurgulamaktadır. Aslında yeni anneler, tüm bunların şikayet edilecek şeyler olmadığını ve dünyanın en harika şeyinin karşılığında yapılması gereken küçük bir fedakarlık olduğunu yaşayarak anlayacaklardır.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.