Ebeveynlikte ve Eğitimde Pozitif Disiplin Kullanımı
Bugünkü yazımızda, pozitif disiplin olarak adlandırılan eğitim ve ebeveynlik yaklaşımından bahsedeceğiz.
Sağlıklı bir duygusal eğitim, “bunu yapma” yerine daha çok “Seni seviyorum”, “Seni anlıyorum”, “Senin için buradayım” gibi ifadeler içermelidir.
Aynı zamanda hepimiz biliyoruz ki çocukların günlük yaşamında sınır koymak sadece bir tavsiye değil, bir zorunluluktur.
Ancak, çocuğumuzu sürekli olarak uyarılara ve yasaklara maruz bırakmamalıyız.
Çocuğunuzun tüm istediği yeni olasılıklar ve açık fırsatlar görmekken, onlara negatifliklerle dolu ve duvarlarla örülü bir ortam yaratmamalısınız.
Ebeveynler olarak, çocuklarımızın doğal potansiyeline inanmalıyız.
-Alfred Adler-
Bu dengeyi bulmanın kolay olmadığını biliyoruz. Gerçek şu ki, çocukları eğitmek sürekli zorluklarla dolu günlük bir eylemdir.
Kendi değerlerinize ve hepsinden önemlisi, çocuklarınızın ihtiyaç duyduğu ihtiyaçlara dayalı bir dizi strateji uygulamak zorundasınız.
Çocukların her biri kendine özgü karakter ve davranışlarına göre farklı rehberlik, çaba ve strateji gerektirecektir.
Çocukların öfke krizlerini, korkularını, ihtiyaçlarını vb çözmek için hangi stratejiyi kullanıyor olursanız olun her zaman aklınızda bulundurmanız gereken bir şey vardır.
Hatta asla küçümsememeniz gereken bir şey: “HAYIR” kelimesinin asıl değeri. Peki neden?
Cümlede geçen “HAYIR” kelimesi gün boyu duyulduğunda beyne olan etkisi hakkında düşünmeye hazır mısınız?
Ben Anneyim’de bugün bu konudan bahsetmek istiyoruz.
Beyin “hayır” kelimesini anlamıyor
Bu, üzerinde düşünülmesi gereken ilginç bir ayrıntıdır. Beynimiz görüntüler halinde düşünür. “Hayır” ya da “yapma” kelimesini duyduğumuzda hemen olumsuz bir duygu hissederiz.
Aynı şey çocuklar için de geçerlidir. Beynin olumsuzlama kavramını işlemesi zordur ve hatta aklın çok inatçı, asi olduğunu hesaba katarsak daha da zordur.
Biri “kırmızı elmaları düşünme” dediğinde başka bir şey düşünemez oluruz.
Öyleyse, eğitimden bahsettiğimizde, “hayır”, “yapma” ve “etme” kelimelerinin kullanımını en aza indirmelisiniz.
Özellikle, “Ona dokunma, onu yapma, onu açma, oraya gitme…” gibi cümleleri sürekli kullanmaktan kaçınmalısınız.
Bu ifadelerin kullanımına devam ettikçe;
- Çocuğun hayal kırıklığı ve olumsuzluk duygusu artar.
- Bu ifadeler fazla kullanıldığında çocuklar zamanda değerlerini kaybedecektir.
Neden “hayır” olduğunu açıklayın
İşte bu kadar basit. Sadece “ona dokunma ya da oraya gitme demek yerine aynı zamanda açıklama yapın. Bu sayede negatif ve yüzleşme ifadeleri azalacaktır.
Ona dokunursan canın yanabilir çünkü keskin… çünkü sıcak…çünkü tehlikeli.
Ya da “Annen balkona gitmeni istemiyor çünkü düşebilirsin. Yanımda kal böylece birlikte olabiliriz.
- Gördüğünüz gibi çocuğunuza basit bir açıklama yaparak, 7den 70e beyinde negatif duygulara yol açan “hayır” kelimesinin kullanımını ve etkisini azaltabilirsiniz.
Sınırlar, uyarılar ya da yasaklar koymak gerektiğinde devamında bir sebep de vermelisiniz. Bu; zaman, sabır ve bolca sevgi gerektiren bir süreçtir.
Ama sonuçlara değecektir.
Pozitif disiplin: Sevgiyle ve “seni seviyorum” diyerek eğitmek
Pozitif disiplin yeni bir şey değil. Sosyal gelişim teorisi psikiyatrist Alfred Adler’e (Viyana 1870-1937) aittir. Bu teori ile Adler, çocukların her zaman çevresiyle ve toplumla yakın ve olumlu bir şekilde bağlantı kurma ihtiyacı olduğunu açıklamıştır.
Çocuklara karşı görevimiz: bir ışık yaratmak ve devam etmektir.
-María Montessori-
Bu birliği, bu bağı, başarmanın yolu her zaman saygılı ve sezgisel, her zaman eşitlikçi ve demokratik bir eğitimdir.
Cezanın, dayatmanın ve bağırmanın yarattığı sürekli korkuyla mücadele etmelisiniz. Tüm bunların, çocuğun beyninde ciddi etkileri vardır.
Yazımızın devamında, “bunu yapma”, “bunu söyleme”, “ona dokunma” ve “hareket etme” gibi ifadeler yerine “seni seviyorum”, “seni anlıyorum” ve “seni destekliyorum” gibi ifadeleri teşvik eden pozitif disiplinin temel ilkelerinden bahsedeceğiz.
Pozitif disiplin nasıl uygulanır?
Güçlü ama cesaret verici kurallar oluşturduğumuz bir motivasyon eğitimi uygulamaya koymalısınız.
Her zaman saygı duyulması gereken sınırlar koymalısınız. Ayrıca, bu sınırları çocuklarınız için anlaşılabilir bir şekilde açıklamalısınız, böylece karşı gelmek yerine onlara uyabilirler.
- Çocuklarınızın her zaman değerli, anlaşıldığını ve sevildiğini hissetmesi için çalışmalısınız.
- Hataları bağırarak ya da eleştirerek cezalandırmak yerine bu hataları başarılı bir şekilde nasıl çözebilecekleri ve üstesinden gelebileceklerini açıklamasınız. Çünkü “onlara güveniyorsunuz.”
- Aynı zamanda onlara yaşam becerileri öğretmiş olacaksınız: Saygı, problem çözme becerileri, sorumluluk, özerklik ve işbirliği…
- Ayrıca, çocuklarınızın yeteneklerinin farkına varması için çabalamalısınız. Böylece, tüm potansiyellerini kullanarak, kendilerinin faydalı, cesur ve hayallerine ulaşabilecek güçte olduklarını hissedebilirler.
Sonuç olarak, “Seni seviyorum” diyerek çocuklarınızı eğitmek, kolay yola kaçmak ya da fazla müsamaha göstermek anlamına gelmez. Yetenekleri, başa çıkma becerilerini, olumlu duyguları ve çevrelerindeki her şeye olumlu bir şekilde bağlanma cesaretini nasıl geliştireceğini bilmek anlamına gelir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bowlby, J. (1986). Vínculos afectivos: formación, desarrollo y pérdida. Madrid: Morata.
- Bowlby, J. (1995). Teoría del apego. Lebovici, Weil-HalpernF.
- Garrido-Rojas, L. (2006). Apego, emoción y regulación emocional. Implicaciones para la salud. Revista latinoamericana de psicología, 38(3), 493-507. https://www.redalyc.org/pdf/805/80538304.pdf
- Marrone, M., Diamond, N., Juri, L., & Bleichmar, H. (2001). La teoría del apego: un enfoque actual. Madrid: Psimática.
- Moneta, M. (2003). El Apego. Aspectos clínicos y psicobiológicos de la díada madre-hijo. Santiago: Cuatro Vientos.