Ani Düşüğe Neden Olan 3 Faktör

Bu yazımızda sizlere, ani düşüğe neden olan en yaygın üç nedenden ve bunlardan sakınmak için neler yapabileceğinizden bahsediyoruz. Bu bağlamda, sağlıklı bir hayat tarzının büyük öneme sahip olduğunu aklınızdan çıkarmamanız gerekiyor.
Ani Düşüğe Neden Olan 3 Faktör

Son Güncelleme: 27 Eylül, 2018

Ani düşük adı verilen olayın neden meydana geldiğini bilmek her anne adayı için çok önemlidir. Unutmayın ki, bilginin hiçbir zaman zararı dokunmaz. Çocuk düşürme (ya da doğal kürtaj) bizim kontrolümüz dışında bulunan nedenlerden dolayı yaşanır. Bu durumlarda, hamilelik ani bir biçimde sonlanır ve fetus hayatını kaybeder.

Ne yazık ki, çocuk düşürme vak’aları, çocuk kaybına en fazla yol açan nedenler arasında bulunmaktadır. Bu tür durumlara günümüz toplumunda sıkça rastlanmaktadır.

Her ne kadar rahatsızlık verici (ve bu nedenle de hassas) bir konu olsa da, düşük yapma konusunda bilgi sahibi olmak çok önemlidir. Bu durum, başka birine yol göstermek ve yardım etmek ya da kendimiz için ihtiyaç duyabileceğimiz bir anda yardımcı olabilir.

Ani Düşük Nedir?

Daha önce de belirttiğimiz gibi, “ani düşük” adı verilen kavram, gebeliğin 12 ila 20’nci haftaları tamamlanmadan önce bu sürecin ani olarak sonlanması anlamına gelmektedir. Genel olarak ani düşüğün karakteristikleri aşağıda belirtilmiştir:

Düşük birden, ani olarak, şiddetli bir biçimde, genelde semptomatik (belirtileri olan) ve ölümcüldür (genelde fetus için).

İstatistiksel olarak incelendiğinde, ani düşük olaylarının 10’da 8’inin hamileliğin ilk haftaları ile ilk üç ay sona ermeden görüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır. Tanımlanan tüm hamileliklerin en az %20’sinin ani düşükle sonuçlandığı bilinmektedir.

Ani Düşüğün 3 Nedeni

Düşük, çeşitli sebeplerden dolayı meydana gelebilir. Kadının sağlık durumu ve diğer etmenler sonucu düşük yapmak bir ya da daha fazla nedenle gerçekleşebilir.

Elbette her zaman basit ve tek bir sebep bulunmaz. Çünkü diğer her konuda olduğu gibi bu süreçte de genellikle çeşitli faktörler etkili olabilir. Ancak bizim burada üzerinde duracağımız nedenler daha baskın olan faktörler olacaktır.

Kadının yaşam tarzına bağlı olarak, düşük yapma olasılığı artacak ya da azalacaktır. Sahip olduğumuz alışkanlıkların sadece sağlığımız için değil aynı zamanda ve büyük oranda seçeneklerimizin durumu üzerinde de etkili olduğu açıktır.

Acı çeken kadın

Bazı zararlı alışkanlıklarımız, hamilelik sürecimizi risk altına sokabilmektedir. Bunun sonucunda da bebeğimizi kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu bağlamda, ani düşüğün nedenlerini temel olarak aşağıda ayrıntılarına değindiğimiz 3 başlık altında inceleyebiliriz:

Kalıtım

Genel olarak, genetik seviyedeki anormalliklerin bu tür bir düşük yapmaya neden olduğu söylenebilir. Uzmanlara göre, ilk kez meydana gelen doğal bir düşük büyük oranda genetik nedenlere dayalı kalıtsal bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Kromozom bozukluğu görülmesinin ana nedeni budur.

Genom (gen) ile ilgili temel bozukluklar kromozom sayıları ile ilgilidir. Bu durum, fetusun normal bir biçimde büyümesini engeller. Bunun sonucunda da, doğal olarak normal bir gelişim süreci sağlanamadığından dolayı fetus ölür.

Yer değiştirme ya da “translokasyon” olarak da bilinen kromozomlardaki yapısal bozukluklar, temel olarak anne ve babaların genetik olarak kendilerine kalan problemler anlamına gelmektedir.

Bu durumda, anne ve baba genlerindeki problemler fetusun gelişimi ve büyümesi için gerekli olan genlerin bulunmamasına yol açmaktadır.

Yani translokasyon olayı döllenme olduğunda meydana geldiğinden dolayı, hamilelik süreci ancak belirli bir aşamaya kadar ilerleyebilecektir.

Sağlık Bozuklukları

Annenin sağlığı ile ilgili çeşitli problemler bulunuyorsa, bu durumun hamilelik üzerindeki dezavantajları da daha büyük boyutlarda olacaktır. Sağlık sorunları derken, her tür anormallik, farklılık ya da hamilelik öncesi ve süresince organizmamızı etkileyen her tür patojenik süreçten bahsediyoruz. Bu bağlamda karşılaşılan en temel bozukluklar şu şekilde sıralanabilir:

Üzgün anne ve baba
  • Hepatit, toksoplazma hastalığı (memeli hayvanlarda ve kuşlarda yaygın olarak bulunan toksoplazma türü asalaklar tarafından insana bulaşan hastalık) ya da kızamıkçık türündeki hastalıklar.
  • Rahimde bulunan ve özellikle büyük boyutlu ve riskli bölgelerdeki miyomlar ya da tümörler.
  • Özellikle preeklampsi (gebelik sırasında ortaya çıkabilen ve semptomları yüksek tansiyon içeren durum) vak’alarında hipertansiyon ile bağlantılı sağlık problemlerinde artış.
  • Tiroid bozuklukları ile bağlantılı hormonal değişiklikler.
  • Rahim ve rahim boynunda (serviks) doğuştan var olan kusurlar.
  • Molar gebelik olarak da bilinen, döllenmiş yumurtanın anormal derecede fazla büyümesi.

Hayat Tarzı

Yukarıda belirttiğimiz etmenlere ek olarak hamilelik süreci, bebeğin normal gelişimini doğrudan etkileyen birçok dış faktör tarafından da etkilenmektedir. Bu nedenle, hamile bir kadının kendine iyi bakmasının bu sürecin ayrılmaz bir parçası olması gerekmektedir.

Annenin hayat tarzı ile ilgili faktörler arasında en fazla dikkate alınması gerekenler, annenin ve fetusun hayatını tehdit edenler olacaktır. 

Her ne kadar sadece tıbbi anlamda sağlıklı olmak yeterli olmasa da, eğer değiştirmezsek her hamilelik için olumsuz etkileri olacak çeşitli alışkanlıkların bulunduğunu bilmek gerekir.

Hamilelikte şunlar kesinlikle tavsiye edilmemektedir: Aşırı miktarda kafein tüketimi, alkol tüketimi, uyuşturucu madde kullanımı (bunun da ötesinde hamilelik süresince hiçbir şekilde sigara ve tütün ürünü kullanılmaması önerilmektedir). Bu maddelerin ani düşüğe yol açabilecek etmenler arasında olduğunu akıldan çıkarmamak gerekmektedir.

Hayat tarzını doğal bir biçimde değiştirmek deyince, aşırı stresli olma durumunun da riskli olarak kabul edildiğini bilmek gerekir.

Bu bağlamda stres, kortikotropin (hipofizer hormon) adı verilen ve rahimde kasılma için bulunması gereken hormonların seviyesini önemli miktarda yükseltmektedir.

Ancak bunun yanında stresin, tek başına düşük yapmaya neden olacağı düşünülmemelidir. Ancak yine de annenin stres ile başa çıkmaya çalışması önemli olacaktır.

Örnek olarak, herhangi bir stresli senaryoda annenin olumsuz tavırlar sergilemesi ya da hamileliği için sağlıksız alışkanlıklar içinde bulunması olası durumlar arasında bulunmaktadır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Bouquet de Durán R. Aborto espontáneo. Liberabit. 2012; 18(1): 53-58.
  • López D, Morales M, Ramos G. Factores epidemiológicos de riesgo asociados al aborto espontáneo. Rev Int Salud Matern Fetal. 2020 dic; 5(4).
  • Rodríguez C, De los Ríos P, González A, Quintana D, et al. Estudio sobre aspectos epidemiológicos que influyen en el aborto espontáneo. Multimed. 2020;  24(6): 1349-1365.
  • Rodrigues MM, Hoga LA. Aborto espontâneo e provocado: sentimentos vivenciados pelos homens. Rev Bras Enferm. 2006 Jan-Feb;59(1):14-9.
  • Fikri Benbrahim O, García Agudo R, Cazalla Cadenas F, Martínez Calero A, et al. Diagnóstico de una hipertensión arterial secundaria en una gestante en el primer trimestre como causa de un aborto espontáneo. Nefrologia. 2011;31(2):229-31.
  • Alonso López AG, Bermejo Huerta S, Hernández Galván R, Ayala Posadas R, et al. Diagnóstico citogenético en aborto espontáneo del primer trimestre. Ginecol Obstet Mex. 2011 Dec;79(12):779-84

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.