Kadınların doğumdan sonra tamamen iyileşmeleri için bir yıl gerekli
Bir kadının doğumdan sonra tam olarak iyileşmesi için bir yıla ihtiyacı olduğunu söylemek birçok insan için bir abartıdan ibarettir. Fakat yakın zamanda yapılmış bir araştırma çok açık bir şekilde şunu göstermektedir: Halihazırdaki altı haftalık doğum izni, yeni doğum yapmış bir annenin gerçek ihtiyaçları ile uyum sağlamamaktadır.
Stanford Üniversitesi’nden Dr. Julie Wray, dünyanın farklı ülkelerindeki kadınların yaşadığı doğum sonrası gerçekleri araştırmasıyla, her bir bedenin benzersiz olmasına rağmen, çoğu yeni annenin fiziksel ve zihinsel olarak iyileşmek için 12 aya ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Bu gerçek, kadınların daha savunmasız olduğunu ima etmez. Çünkü annelik görevi muhtemelen en zor, en güzel ve başarılabilecek en özverili görevdir ve annelerin büyük çoğunluğu doğumdan birkaç hafta sonra mesleki sorumluluklarına geri dönse bile, bu bedenlerinin tamamen iyileştiği anlamına gelmez.
Bu dikkate alınması gereken bir şey. Annelik ve babalık izninin, bu ihtiyaçlara biraz daha uyumlu olması gerekliliğinin yanı sıra aynı zamanda bilgilendirici bilgi sağlamalıdır ve tıbbi, sağlık, sosyal ve hatta psikolojik bakım için daha iyi stratejiler uygulamalıdır.
Kuşkusuz konuyu çok daha iyi anlamamıza yardımcı olacak bazı ilginç verilere bakalım.
Doğumdan sonraki zor aşama, lohusalık dönemi
Lohusalık dönemi, annenin vücudunun hamilelikten önceki haline yeterli bir oranda dönene kadar süren dönemdir, yani, fiziksel, organik ve hormonal özelliklerin geri kazanıldığı doğumdan hemen sonraki aşamadır.
Genelde, lohusalığın ortalama 40 gün sürdüğü düşünülür. Fakat, lohusalığın aslında üç aşamadan oluştuğu gözümüzden kaçmaktadır. Aşamaları detaylı olarak inceleyelim.
Lohusalık evreleri
- Çok erken lohusalık: Yaklaşık 24 saat sürer ve doğumdan sonraki fiziksel iyileşmeyi kapsar.
- Doğum sonrası lohusalık, rahim involüsyonu, vajinal akıntı olması ve süt gelmesiyle bağlantılıdır.
- Erken lohusalık: 45 güne kadar varması mümkün olan, adet olunmasıyla sonlanan evre.
- Geç lohusalık: 12 aya kadar sürebilir ve birçok uzmana göre, kadının vücudunun tamamen iyileşmesini sağlar.
Lohusalık sırasında kadının vücudundaki değişimler
- Dolaşım sisteminde değişimler: Annenin kalp atış hızı doğumdan sonra normale döner, aslında ilk birkaç hafta boyunca tansiyonda bir düşüş hissetmek normaldir, bunu aklımızdan çıkarmayalım. Hemoroid nodülleri görülmesi de yaygın bir durumdur.
- Progesteron, içsalgı bezleri, süt üretimini düzenleyen hipofiz bezi ile ilişkili hormonal değişiklikler…
- Solunumun daha derin olması amacıyla karın hacmi diyaframın konumunu düzenlemek için azalır.
- Mide ve bağırsaklar da, annenin yavaş sindirim, kabızlık, iştahsızlıktan muzdarip olduğu birkaç hafta boyunca ortaya çıkabilen dilatasyon değişikliklerine uğrar.
- Doğumdan sonraki aylarda, mesanede tonüs iyileşmesi nedeniyle idrar yolu enfeksiyonları sık görülür.
- Buna karşılık, hesaba katmamız gereken bir başka gerçekse, birçok kadının doğum sonrası gösterdikleri savunmada bir düşüş yaşamaları ihtimalidir.
Doğumdan sonra kadının vücudunun sadece 6 hafta içerisinde iyileştiğini düşünmek bir “fantezi”dir
Normal doğum veya sezaryen ne kadar acılı geçmiş olursa olsun, bir kadın doğurduğunda, bir işe başlamak için kaç gün bekleyip beklememesi gerektiğini kendisi anlar, yaşar ve varsayar. Bebeğin ihtiyacı olduğunda ilgilenmek için ayaklanır. Ne kadar az uyumuş, ne kadar yorulmuş, ne kadar kendi bedeninin farkına varmış, canı yanarken aynı zamanda bu büyük değişimden ne kadar korkmuş olursa olsun.
Anne, yeni canlının tüm ihtiyaçlarını yerine getirir. Ancak, bu annenin mesleki bir sorumluluğu varsa, 6 hafta sonra, bu sorumluluklarını sürdürebilmek için bebeğinden ayrılması gerekir.Bedeninin henüz tam olarak iyileşmemiş, bebeğiyle ve kendi vücuduyla ilgili duygularının hala karmaşık olmasına rağmen.
Norveç ya da İsveç gibi ülkelerde, bu fiziksel, organik, hormonal ve duygusal gerçeklik konusunda büyük bir farkındalık var. Neticesinde, çalışmama süresi 16 aya kadar uzanabiliyor. Buna ek olarak, bu depresyonda, babaların da belirli bir rolü vardır, çünkü eğitimini iki tarafı da ilgilendiren bir mesele olduğu ve bu ilk aylarda ne bebeğin ne de annenin yalnız kalmaması gerektiği düşünülüyor.
Bu sosyal politikalar kuşkusuz imrenilmektedir. Bunlar, refah durumunun, gerçek bir hassasiyetle nüfus, nüfusun ihtiyaçları ve yeni nesiller için paralel bir çizgi izlediği ülkelerdir. Bir annenin doğumdan sonra tamamen iyileşmesi için altı haftalık bir sürenin yeterli olmadığını kabul etmeliyiz.
Şüphesiz, anne işini yapacaktır ve en iyi şekilde yapacaktır; fakat bedensel olarak hala acı hissediyor ve ebeveynlerine büyük bir ihtiyaç duyan çocukla bağı güçlendirmeye yarayacak değerli zaman harcanıyor.