Kaybolan İkiz Sendromu Nedir?

Kaybolan İkiz Sendromu Nedir?

Son Güncelleme: 11 Ağustos, 2018

İkiz gebeliklerle ilişkili belirli bozukluklar vardır, kaybolan ikiz sendromu gibi. Bu bozukluk ilk olarak 1945 yılında keşfedilmiştir. Çifte veya çoğul gebeliklerde, bazı fetüsler fark edilmeden kaybolur.

Gebeliğin erken döneminde iki veya daha fazla bebeğin tanımlandığı vakaları sıklıkla duyarız. F akat bir süre sonra, tespit edilen fetüslerden biri artık yoktur. İşte bu duruma kaybolan ikiz sendromu denir.

“Kaybolan ikiz” olarak da bilinen fetal doku, belirgin sonuca yol açmadan kaybolur. Uzmanlara göre cenin ortadan kalkmış gibi görünür, ama aslında istemsiz bir kürtajla kaybedilmiştir.

Kaybolan İkiz Sendromu Nasıl Teşhis Edilir?

ultrason

Gebeliğin takibi için ultrason yaygınlaşmadan önce kaybolan ikizi teşhis etmek zordu. Ancak artık hamileliğin başlangıcından itibaren ultrason çekiliyor.

İlk üç aylık dönemde ikiz veya çoklu fetüsler tespit edilir. Bu nedenle, bir değişiklik olup olmadığını takip eden ultrasonlar gösterecektir. Örneğin, fazladan bir kalp atışı sesi artık algılanmayabilir.

Önceleri, fetüslerden birinin kaybolması sadece doğumdan sonra tespit edilirdi. Plasenta daha sonra analiz edilir ve fetüslerden birinin öldüğü anlaşılırdı. Bugün ise ilk yedi haftada doğru bir teşhis sağlanabiliyor.

Anne, ikiz bebeğe hamile olduğunu öğrendikten sonra tekrar randevuya gittiğinde fetüslerden birinin kaybolduğunu görebilir. Şaşırtıcı olmakla birlikte, birçok vakada anne zaten düşük yapmış olma semptomlarına sahip olabilir. Bu durumda, ultrason ikizlerin birinin hayatta kaldığını ortaya koymaktadır.

Kaybolan ikiz sendromunun çoklu fetal gebeliklerde % 30’a varan bir görülme sıklığı vardır. 30 yaş üstü annelerde daha sık görüldüğü saptanmıştır. Bu tahmin, ultrasonun hamileliğin erken dönemlerinde kullanılmasından dolayı, verilen tanılara karşılık gelmektedir.

Kaybolan ikiz sendromu neden oluşur?

kaybolan ikiz sendromu nedenleri

Kaybolan ikiz sendromunun kesin nedenleri bilinmemektedir. Bununla birlikte, ortaya çıkan ikizin bir embriyo olduğu için genetik bozukluklardan muzdarip olabileceğine dair yeterli kanıt vardır. Bu varsayım doğumdan sonra plasenta üzerinde yapılan analizle elde edilir.

Bu anlamda, aniden meydana gelen bir şey değildir zira kaybolan ikiz başlangıçtan beri anomali gösterir. Çoğunlukla fetal doku kromozomal anormallikler gösterirken, hayatta kalan fetüs sağlıklıdır. Bir başka olası sebep de yanlış yerleşme olabilir.

Hayatta kalanlar için olası sonuçlar

Hayatta kalanlar sözüyle hem gelişmeye devam eden fetüs (ler) hem de anne anlaşılmalıdır. Kaybın meydana geldiği aşamaya bağlı olarak, farklı sonuçlar görülebilir.

Örneğin, ilk trimesterde kaybolma olursa, genellikle hiçbir belirti veya ciddi sonuç yoktur. Ancak her şey diğer ikizin kaybolmasına neden olan şeye bağlıdır.

Eğer kayıp ikinci veya üçüncü trimesterde ortaya çıkarsa, olası serebral palsi de dahil olmak üzere hayatta kalan bebek için riskler artabilir.

Fetüsün embriyonik dönemde öldüğü durumlarda plasenta, sıvı ve tüm fetal doku tekrar emilir. Çoğu durumda bunun yaşanmasının nedeni hayatta kalan ikizin dokuya baskı uygulayıp tamamen düzleştirmesidir.

Düzleşmeye bağlı olarak, doğumda iki tip tanımlanabilir:

  • Fetus compressus: kolay tanımlanabilir bir düz fetus bulunduğunda.
  • Fetus papyraceous: emilim ve / veya kaybolma sadece plasentanın analizi veya sıvıların kaybı ile fark edilir.

İkiz sendromu, ilk trimesterde kanama, pelvik ağrı ya da uterus krampları gibi semptomların ortaya çıkmasıyla tanımlanabilir. Bu işaretlerden herhangi birine sahipseniz, en kısa zamanda doktora gitmeniz önerilir. Genellikle, anne ve diğer fetüs için tedavi gerektiren bir durum değildir.

Bununla birlikte, ikinci veya üçüncü trimesterde kaybolan ikiz sendorumu yaşandığında, gebelik yüksek riskli olarak kabul edilebilir. Hamileliğin sağlıklı devam edip edemeyeceği ultrason muayenesiyle ortaya çıkaracaktır. Aksi halde, kürtaj yapılabilir ya da fetüsün kendiliğinden düşmesi beklenebilir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.