Her Hamile Kadının Yaşadığı Günlük Problemler
Her hamile kadının yaşadığı günlük problemlerin ilk işaretleri… Uyandım ve kendimi şımartmak için çikolatalı bir kek canım çekti. Evet, biliyorum… Günün bu erken saatlerinde protein ağırlıklı bir beslenme şekline öncelik vermem gerekiyor ama bir yandan da her hamile kadınının bu tür küçük kaçamaklara sahip olmaya hakkı vardır değil mi? Hazırım, kendimi mutlu ve tatmin olmuş hissediyorum. O kadar ki… Durun bir dakika, acilen banyoya gitmem lazım!
Bakalım kaçımız o lezzetli ısırığın sonrasında beş dakikadan daha uzun bir süre mutluluk yaşarız? Bu berbat bir durumdur. Hadi kabul edelim: Yediklerimizin kontrolümüzün dışında bulunması, sindirebileceğimiz yiyecekler konusunda ise bundan daha bile az kontrole sahip olmamız bizi umutsuzluğa düşürür. İyice bunalıp paramparça olmadan şu dokuz ayın bir an önce geçip bitmesi için yanıp tutuşuruz.
Hamileliğin ilk üç ayında tipik olarak görülen mide bulantısı ve baş dönmesinin artık geride kaldığından ve bunların yerine sindirim ile ilgili yeni bir takım sorunlar yaşayacağımızdan kimse bahsetmez. Bu aşamada yapılabilecek en uygun şey, derin bir nefes almak ve hamileliği takınabileceğimiz en iyi ve olgun bir tavırla karşılamak olacaktır.
Ayrıca günlük olarak karşılaşacağımız bu sorunlar, tatlı bekleyişimizin güzelliğini ve romantikliğini çalıp götürecektir. Bu durum aslında beklediğimizden de daha acı bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır. Peki neden böyle olur? Hep birlikte okuyup görelim.
Her Hamile Kadının Yaşadığı Beklenmeyen 10 Problem
1. Şiddetli Korku
Bilinmeyenin korkuya yol açtığı bir sır değildir. Hamile olduğumuzda da hissettiğimiz tam olarak bu duygudur. Bu bebeği ne kadar uzun bir süredir planladığımızın, onu ne zamandır hayal ettiğimizin ve beklediğimizin herhangi bir önemi kalmaz. Belirsizlik ve hayatta meydana gelen ani değişiklikler her zaman için panik duygusuna yol açar.
2. Mide Bulantısı
Bazı zamanlarda yediklerimizi geri çıkardığımız hissine kapılır, diğer zamanlarda ise banyoya gitmemiz gerektiği konusunda bizi uyaran herhangi bir işaret olmaksızın gerçekten çıkarırız. Kendimizi bir kova ya da çöp tenekesinin önünde çökmüş olarak bulduğumuzda yapmamız gereken şey bir uzaylı olduğumuz hissine kapılmamak olacaktır. Bu durum aslında bir istisna değil bir olağan olarak karşılaşılan bir durumdur.
3. Bayılma
Aniden bayılmak sadece pembe dizilerde olan bir durum değildir. Hamileliğin ilk üç ayında sık görülebilen durumlardan biri de bayılmaktır. Ancak bu tür bayılma olaylarında beyaz atlı bir prensin yanınızda olmayacağını aklınızdan çıkarmayın.
4. Rüya Görmek
Patronunuzun başkanlık ettiği çok önemli bir toplantı ya da üniversitede çok ilginç bir ders bile esneyip başınızın bir yandan öbür yana düşmesine ve abartılı bir rüya görmenize engel bir durum olmayacaktır. Görünen o ki vücudunuzun doktorun reçetesinde olmayan bir miktar dinlenmeye ihtiyacı bulunmaktadır.
5. Vücudum
Karnınız büyümeye başladığında artık çekici olmadığınızı düşünmeye başlarsınız. Aslında hamile olmak ile kilolu olmak kavramlarını genelde birbirine karıştırırız. Bu nedenle de artık eşlerimizin ilgi ve isteklerini uyandırmadığımız kanısına kapılırız. Sonra da ülkedeki en çirkin kadın olduğumuzu düşünüp gözyaşlarına boğuluruz. Bu duruma ilişkin size verebileceğimiz iyi haber, tüm bunların çok çabuk bir şekilde olacağıdır.
6. Arzular
Şu hayatta hevesten daha mantıksız bir şey olamaz. Hayatımızın bu bölümünde bu duygu nedeniyle başka hiçbir zaman yemeyeceğimiz yiyecek kombinasyonlarını arzu ederiz. Örnek olarak hardallı dondurma, ketçaplı patlamış mısır ya da diğer çılgınca yiyeceklerin bir araya gelmesi isteyebileceğiniz yiyecekler arasında bulunabilir.
7. Hormon Festivali
Hamilelik süresince adeta hormonların atlıkarıncası haline dönüşürüz: Bazen ruh halimiz pozitif olur bazen de negatif.
8. Tekmeler
Her zaman karnımızda o meşhur tekmeleri hissetmenin hayali ile yaşarız. Ancak hayalini kurmadığımız şey ise bazen bu tekmelerin pek de hoş olmadıklarıdır. Kim oksijensiz kaldığını ya da bebeğinin kaburgasına şiddetli bir tekme ile vurduğunu hissetmekten hoşlanır ki? Şikayetçi olmamak bazı durumlarda mazoşizm olarak da görülebilir.
9. Umutsuzluk
Sekizinci aya geldiğimizde artık “Şu karnımı benden sökün alın!” diye bağıracak duruma geliriz. Bu umutsuzluk bizi tamamen esir alır ve doğumu daha fazla bekleyemeyeceğimizi söyleyerek bir an önce sezaryen doğum yapmak istediğimizi söyleriz. Doğuma çok az bir süre kalıncaya kadar bebek hakkında konuşmak yerine can sıkıcı karnımız hakkında konuşuruz. Buna karşın doğum yaklaştıkça artan doğum korkusu hislerimizi bir anlamda normal hale getirir ve bu “yükü” daha iyi bir ruh hali ile taşımamıza katkıda bulunur.
10. Yeni Dünyaya Hoş Geldin
Bebeğinizin dünyaya geldiği gün sadece onun doğum günü olmayacaktır. O gün aynı zamanda her şeyi daha farklı bir açıdan görmeye başlayan annenin de doğum günüdür. Bu gerçeklik, ufaklığın özellikle ilk ayları boyunca bizi çok şaşırtacak ve hayatımızın her anında kendini hissettirecektir. Büyük olasılıkla, hamilelik süresince yaşadığımız geçici duraklama döneminin neden keyfini çıkarmadığımız konusunda pişmanlık hissine kapılırız.
Kimsenin bize bahsetmediği detayları okuduğumuzda hamileliğin zorlu bir süreç olduğu algısından yavaş yavaş kurtulmaya başlarız. Aslında bu dönemin eşine başka zamanda rastlanmayan ve bir daha tekrar edilemeyecek olan (beş çocuğunuz dahi olsa her hamilelik kendi içinde özel ve tektir) bir zaman dilimi olduğunun farkına varırız.
Sonuç olarak, her hamile kadının yaşadığı günlük problemleri bilmek ve anlamak sonuçta depresyona girmek ve umutsuzluğa kapılmak gibi olumsuz sonuçlardan uzak kalmamıza yardımcı olacaktır. Bu nedenle kendimizi bir insanı hayata getirmek gibi kutsal bir duyguya odaklamamız yerinde bir davranış şekli olacaktır.