Reaktif bağlanma bozukluğu: nedenleri, belirlenmesi ve tedavi yolları
Ebeveynlerinden yeterli ilgiyi görmemenin bir çocuğu nasıl etkileyebileceğini hiç düşündünüz mü? Daha önce reaktif bağlanma bozukluğunu duymuş muydunuz? Birçok çocuğu etkileyen bu bozukluk hakkında daha fazlası için okumaya devam edin. Reaktif bağlanma bozukluğu birçok çocuğun muzdarip olduğu bir gerçektir. Çocuğun bağlı olduğu figürlerden yeterli ilgiyi görmemesi sonucu ortaya çıkar ve yetişkinlik döneminde yıkıcı sonuçlara sebebiyet verir.
Çocuğun hangi belirtileri gösterdiğini bilmek ve erkenden harekete geçmek iyileşmeleri ve dengeli, kendine güvenen ve mutlu birer yetişkin olarak gelişmeleri açısından yaşamsaldır.
“Kişilik konsepti üzerine çalışmak, bağlı oldukları kişilerden hak ettiği ilgiyi görmemek, zorlu ancak onarıcı bir süreçtir.”
Reaktif bağlanma bozukluğunun sebepleri nelerdir?
Bağlanma, bebeği bakıcısına bağlayan duygusal bağdır. Genelde, bağlı olduğu ilk kişiler ebeveynleridir, bu yüzden bu bağı onlarla kurar.
Ebeveynler, bebeğe şefkat, ilgi ve güven hissi verir ve bu temel ihtiyaçlar nedeniyle de aralarında ömür boyu sürecek bir bağ gelişir. Bu bağ güçlendikçe, çocuğun bir yetişkin olarak gelişimi de etkilenir.
Peki ya bu bağ çocuğa zarar veriyorsa? Demek istediğimiz, örneğin bir bebeğin ilgi görmek yerine, terk edilme, acı çekme veya ihmal edilme gibi şeylere maruz kalması. İşte durum buysa, reaktif bağlanma bozukluğu hakkında konuşmaya başlayabiliriz.
Ona fiziksel ve duygusal ilgi göstermeyen ebeveynler, veya onunla en çok ilgilenen kişinin sürekli değişmesi gibi durumlarla yüzleşen çocuklarda, bu bozukluk ortaya çıkabilir.
Reaktif bağlanma sorunu olan çocuklar nasıl fark edilir?
Bu tür yetersiz bağlanmalar sonucunda çocuk, hayata karşı kendini korumak için farklı stratejiler geliştirir.
Bu nedenle, çocuğa bağlı olarak bu stratejileri iki farklı kutupta inceleyebiliriz:
- İçe dönük tip. Bu gruba ait olan çocuklar genelde içine kapanmaya eğilimlidir. Diğerleriyle zaman geçirmekten hoşlanmaz ve yalnız kalmayı tercih eder. Ayrıca, ana bağ figürü de dahil olmak üzere başka insanlarla fiziksel temas kurmaktan kaçınır. Sebepsiz yere sıkıntı, üzüntü veya korku nöbetleri yaşayabilir. Güven üstüne kurulu ilişkiler kuramazlar ve bu durum hayatları boyunca sürer.
- İçe dönük olmayan tip. Bu gruptaki çocuklar kimden ve nereden geldiği fark etmeksizin ilgi arar. Yabancılar ve aile arasındaki farkı önemsemedikleri için bağ figürlerinden alamadığı duygusal desteği bulmak için bütün yetişkinlerle yakınlık kurabilir.
Bunlara ek olarak, yaygın semptomlar arasında empati yoksunluğunu ve hayal kırıklıklarına karşı aşırı tepki göstermeyi sıralayabiliriz.
Bu semptomlar sadece reaktif bağlanma sorunu yaşayan çocuklarda görülmez, ancak bu bozukluğun tanımıdırlar. Daha doğru bir tanı için, bir profesyonelden yardım almak gereklidir.
“Mutlu bir çocukluk için hiçbir zaman geç değildir.”
-Tom Robbins-
Reaktif bağlanma bozukluğu nasıl tedavi edilir?
Tanı konduktan sonra, izlenecek tedavi yöntemi bir uzman tarafından belirlenir. Çocuğun hangi derecede etkilendiğinin belirlenmesi gereklidir.
Terapi genelde etkili olur. Çocuğun yaşına bağlı olarak, bu bağlantı algısının yeniden inşa edilmesinin zorluğu değişiklik gösterecektir. Daha küçük çocuklarda, çocuğa duygusal olarak yakınlık gösterecek bir bağlanma figürünün bulunması gerekmektedir.
Yetişkinlik dönemine geldiğinde ise, oldukça karmaşık ancak imkansız olmayan bir hale gelir. Terk edilme, acı ve ilgi eksikliği ile geçmiş bir çocukluk dönemine odaklanmak ve onu düzelmeye çalışmak şüphesiz acı verici bir deneyim olacaktır.
Eğer bozukluktan muzdarip insanların ortak bir yanı varsa, o da acı çekiyor olduklarıdır. Hak ettikleri sevgiyi, ilgiyi ve şefkati görmemek onları her türlü durumla yüzleşmekten korkar hale getirir. Birçok durumda bu bozukluğun farkında bile değillerdir, bu nedenle bir uzmanın müdahalesi oldukça önemlidir. Kişilik konsepti üzerine çalışmak, bağlı oldukları kişilerden hak ettiği ilgiyi görmemek, zorlu ancak onarıcı bir süreçtir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Barudy, J., & Dantagnan, M. (2005). Los buenos tratos a la infancia: Parentalidad, apego y resiliencia. Editorial Gedisa.
- Galán Rodríguez, A. (2010). El apego: Más allá de un concepto inspirador. Revista de la Asociación Española de Neuropsiquiatría, 30(4), 581-595. http://scielo.isciii.es/scielo.php?script=sci_arttext&pid=S0211-57352010000400003
- Garrido-Rojas, L. (2006). Apego, emoción y regulación emocional. Implicaciones para la salud. Revista latinoamericana de psicología, 38(3), 493-507. https://www.redalyc.org/pdf/805/80538304.pdf
- Marrone, M., Diamond, N., Juri, L., & Bleichmar, H. (2001). La teoría del apego: un enfoque actual. Madrid: Psimática.
- Mosquera D, Gonzalez, A (2009) Escala de Apego y Patrones Relacionales.
- Mosquera, D., & González, A. (2013). Del apego temprano a los síntomas del trastorno límite de personalidad. Revista Digital de Medicina Psicosomática y Psicoterapia, 3(3), 1-33. http://www.psicociencias.com/pdf_noticias/Apego_y_TLP.pdf
- Shaffer, D. R., & del Barrio Martínez, C. (2002). Desarrollo social y de la personalidad. Madrid: Thomson.