Doğal Ebeveynlik Hakkındaki Doğrular ve Yanlışlar
Doğal ebeveynlik teorisine göre bir çocuğun bebekliğinde gördüğü destek ve sevgi çocuğun gelişimini olumlu yönde etkiler. Bir çocuk ebeveynlerinden sevgi görüp ebeveynleriyle birbirlerine bağlı olduklarını hissettiğinde kendine güveni olan ve duygusal olarak tamamen bağımsız bir birey olarak büyür.
Öte yandan çocuk eğer ailesinden gerekli sevgiyi görmezse büyüyüp gelişmesi önemli ölçüde sekteye uğrar. Doğal Ebeveynlik çocukların etraflarındaki insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasını ve kendi başına karar verme yetisini geliştirebilmesini sağlayarak yetişkinliğe eriştiklerinde etraflarından bağımsız özgür bireyler olmalarına yardımcı olur.
Makalemiz Doğal Ebeveynlik hakkındaki aklınıza gelen bazı soruları yanıtlamak ve bu teorinin bütün yararlarını anlamanızı sağlayacaktır.
Doğal Ebeveynlik bağı nasıl kurulur?
Doğal ebeveynliğin ilk kuralı elinizden geldiğince çocuğunuza sevgi göstermek ve onunla birlikte olmaktır. Bunu gerçekleştirmek için:
- Bebeğinizi daha anne karnındayken sevmeye başlayın. Hamilelik süresince anne ve bebeğin paylaştığı hisler asla kopmayacak bağlardır. Bebeğinize anne karnındayken şefkat göstermek, onunla konuşmak, ona şarkı söylemek siz farkına dahi varmadan bebeğinizin gelişimini hızlandırır.
- Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebeğinize şefkat gösterin ve onu ses dokunma gibi uyaranlarla tanıştırın, bu bebeğinizin beyin gelişimini hızlandırır ve bebeğinizi mutlu eder.
- Çocuğunuza içinde huzurla yaşadığınız, fiziksel veya ruhsal bütünlüğüne karşı herhangi bir şiddetin olmadığı güvenli bir ev ortamı sağlayın.
- Mümkün olan bütün zamanlarda bebeğinizi emzirin.
- Yaşamsal ihtiyaçlarını giderin ve büyüdükçe onlara bu ihtiyaçlarını nasıl kendi başlarına giderebileceklerini öğretin.
- Çocuğunuzu ekonomik yönden destekleyin.
- Çocuklarınızı her zaman koruyun, onlara göz kulak olun, hastalıklarında ya da başlarına gelen herhangi başka bir durumda onlara bakın onlarla ilgilenin.
Doğal ebeveynlik hakkında dile getirilmeyenler: Doğrular ve doğru bilinen yanlışlar
Öncelikle doğal ebeveynlik hakkında hem bu teoriyi savunan hem de karşı çıkanlar tarafından ortaya atılmış birçok iddia var.
Biz bunlardan üç tanesini inceleyeceğiz:
Birinci iddia: Doğal ebeveynlik çocukları şımartıyor.
Bir çocuk ancak o na verilen eğitim yüzünden şımarık olur, ailesinden gördüğü sevgi ve desteğin bu durumla bir alakası yoktur.
İkinci iddia: Doğal ebeveynlikle büyütülen çocuklar ebeveynlerin baş başa geçirmeleri gereken zamanı azaltıp çiftin arasındaki sevgiyi zayıflatır.
Ebeveynlerin birbirlerine karşı hissettikleri sevginin çocuklarıyla hiçbir alakası olmadığı hepimizin bildiği bir gerçektir. Birbirlerini seven çiftler her zaman baş başa zaman geçirme fırsatı bulurlar.
Çocukların gelişi evdeki program ve rutinleri değiştirir ancak çiftlerin birbirlerine zaman ayırma konusunda daha yaratıcı yollar bulması bu sorunu pekala ortadan kaldırır. Yaratıcılık rutinleri ortadan kaldırıp sevgi ilişkisini sürekli ve canlı kılmak için bir araç olarak kullanılabilir.
Üçüncü iddia: Doğal Ebeveynliğe göre eğer bebekle bağ kurmak istiyorsak bebeğin ağlamasına izin vermemeliyiz.
Bu iddiayı çürütmek için ağlamanın bebeklerde doğuştan gelen bir davranış olduğunu belirtmemiz yeterlidir. Bebekler karınları acıktığında, altları değiştirilmesi gerektiğinde, veya uykuları geldiğinde ya da başka herhangi bir şey istediklerinde veya bir şeye ihtiyaç duyduklarında ağlarlar.
Ancak doğal ebeveynlik bebek ağlamaya başlar başlamaz yanına koşmak demek değildir. Bebeğe ihtiyaçlarının ağlayınca giderileceğini öğrenme fırsatı verilmelidir. Ancak eğer bebeğe sürekli bu kadar yakın olursak bebek bunu öğrenme fırsatı bulamaz.
Bebeği sürekli ağlatmamakla birlikte onu, ilk iletişim aracı olan ağlamaktan da mahrum bırakmamalıyız. Doğal ebeveynlikle ilgili dile getirilmeyense her ne kadar bu saydıklarımızı yapmak çok güzel olsa da bu sürecin bir o kadar da fedakarlık gerektirdiğidir.
Tıpkı normal doğum gibi bu yöntem de harikulade olduğu kadar ıstıraplıdır ve bir annenin sevgisi bunların hepsinin üstesinden gelebilecek kadar çoktur.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Barudy, J., & Dantagnan, M. (2005). Los buenos tratos a la infancia: Parentalidad, apego y resiliencia. Editorial Gedisa.
- Garrido-Rojas, L. (2006). Apego, emoción y regulación emocional. Implicaciones para la salud. Revista latinoamericana de psicología, 38(3), 493-507. https://www.redalyc.org/pdf/805/80538304.pdf
- Marrone, M., Diamond, N., Juri, L., & Bleichmar, H. (2001). La teoría del apego: un enfoque actual. Madrid: Psimática.
- Mosquera D, Gonzalez, A (2009) Escala de Apego y Patrones Relacionales.
- Mosquera, D., & González, A. (2013). Del apego temprano a los síntomas del trastorno límite de personalidad. Revista Digital de Medicina Psicosomática y Psicoterapia, 3(3), 1-33. http://www.psicociencias.com/pdf_noticias/Apego_y_TLP.pdf
- Shaffer, D. R., & del Barrio Martínez, C. (2002). Desarrollo social y de la personalidad. Madrid: Thomson.