Perinatal Yas: Annenin Derin Üzüntüsü
Hamilelik sırasında bir fetüsün ölümü, anneleri derinden etkileyen ve acı veren bir deneyimdir. Perinatal yas, sıklıkla göz ardı edildiği ve gerektiği şekilde yaklaşılmadığı içi çok hassas bir konudur.
Ebeveynlerin yaşadıkları bu acıya onların bakış açısıyla bakmak, bu tür kayıplarda yaşanan duyguları anlamada faydalı olabilir.
Bu yazıda, perinatal kaybı ve onu bir annenin yaşayabileceği en acı verici deneyimlerden birine dönüştüren yönlerini sizlerle paylaşacağız. Bu, daha önce böyle bir kayıpla karşılaşmamış olan insanların tahmin edemeyeceği türden bir acıdır.
Perinatal yas nedir?
Perinatal yas veya hamilelik yasından söz ederken, bir bebeğin ölümüne atıfta bulunulur. Ölüm; hamilelikte, doğum sırasında ve hatta bebeğin hayatındaki ilk haftalarında meydana geldiğinde bu, perinatal kayıp olarak adlandırılır.
Bunu sadece düşünmek bile kanınızı dondurabilir. Ne yazık ki bu türden acılar toplum tarafından göz ardı edilmeye meyillidir. Gerçekte, başka herhangi bir kayıp kadar büyük ve tarif edilemez bir acı olduğu halde, toplum tarafından gerektiği önem verilmez ve sessiz kalmak tercih edilir.
Perinatal yas, genellikle “abartılan bir yas” olarak tarif edilir. Bu tarifin ardında ise yürek parçalayan ağıtlar vardır.
İstatistikler, bunun sık yaşanan bir gerçeklik olduğunu göstermektedir; her yıl 10.265 düşük vakası yaşandığı kaydedilmiştir. Bu aynı zamanda, bebeklerine kavuşma ve onunla birlikte bir yaşam hayali kuran ama düşük sonucu yavrusuna kavuşamamış çiftlerin sayısına denktir.
Perinatal yas: Birçok insanın görmezden geldiği acı veren detaylar
Birçok anne-baba, çocuklarının anne karnında öldüğü haberini bir ultrason randevusu sonucu öğrenir. Sonrasında ise acılarıyla baş başa bırakılırlar.
Bundan sonra ise, en travmatik bölüm gelir: bebeğin “doğumu”. Bu prosedür söz konusu olduğunda ebeveynlerin seçeneği yoktur.
Dünyanın herhangi bir yerinde bu konuda hiçbir mevzuatın bulunmaması çok talihsiz bir durumdur. İşte bu yüzden, sosyal hizmetler onlara sırtını döner. Ölü bebek için belirli çalışmalar yapmayı ve bazı hizmetleri kapsamayı reddederler.
Ayrıca, çocuğunu tıbbi bir işlemle aldırmak için parası olmayan ebeveynler, onun patolojik bir atığa dönüşme riskiyle karşı karşıya kalırlar.
Annelerin perinatal yas tutarken yüzleştikleri bir diğer önemli faktör ise; çocuğun ölümünden dolayı, bir ad veya soyadı alma hakkına sahip olmamasıdır. Doğum belgesine annenin adı yazılır. Bu çok zalim bir paradokstur. Tıpkı yaşam içinde ölüm gibi.
En acı veren kısmın ne olduğunu biliyor musunuz? Bu durumda en acı veren şey; bebeğini kaybetmiş olan annenin, diğer ebeveynlerin sevinç gösterilerinde bulunduğu bir doğum servisinde yatmasıdır.
Diğer bebeklerin ağlamalarını duymak zorundadır ve onun gördüğü her şey gri olmasına rağmen, neşe dolu bir ortamda gönülsüz bir şekilde bulunmak zorunda kalmasıdır.
Bu konuda İspanya bir lider konumundadır. Halen perinatal yası görmezden gelen doğum evleri vardır, ancak gelişmiş hastanelerde bir “yas çemberi” bulunur.
Bu “yas çemberleri” çocuklarını yeni kaybetmiş anne – babalar ile diğer anne – babaları karıştırmamak için oluşturulmuştur.
Perinatal yasın üstesinden gelme
Perinatal yas sırasında, yaşam ve ölüm aynı anda tecrübe edilir ve sonunda ebeveynlerin anılarında büyük bir boşluk bırakır.
Uzmanlar ebeveynlere, çocuklarını hatırlamaları amacıyla bu anılarını bir kutuda saklamalarını tavsiye eder: Bu acıya tanıklık eden ve bir gün onların acılarını dindirme potansiyeli bulunan ultrason görüntüleri ve diğer sembolik nesneler gibi…
Bazı uzmanlar ise, bir veda ritüelinin yapılmasının önemine değinir. Yine de, perinatal kaybın verdiği acıyla yüzleşirken genellikle bir cenaze veya defin organize etmek pek mümkün olmaz.
Yine de en azından özel bir yere gitmek, önemli bir şeyler yazmak ya da bir ağaç dikmek gibi sembolik bir hoşçakal denmesi iyi olur.
Çevre tarafından küçümsenen bu yasla başa çıkarken, her ebeveyn kendi üzüntüsüne değer vermeli, onunla düzgün bir şekilde başa çıkmalı ve sonunda üstesinden gelmek için bir yol bulmalıdır.
Ebeveynlerin “kendi kendine” aşırı psikolojik ilaç kullandığı durumlar da görülmektedir. Bu normal yas tutma sürecinin önüne geçebilir ve hatta süreci raydan çıkarabilir.
Toplum bilinçlendirme
Her yıl dünya genelinde milyonlarca bebeğin öldüğünü ve ailelerini üzüntü içinde bıraktığını biliyor muydunuz? İstatistiklere göre, rahim içi ölümlerin sayısı, HIV ve sıtmadan dolayı ölümlerin toplamından daha fazladır.
Aynı zamanda bu kayıplar, on yıllarca sürebilecek psikolojik etkilere sahip olan bir perinatal yasa sebep olur.
Hala bugün bile toplumun perinatal yas hakkında bilinçli olmadığını biliyor muydunuz? Bu farkındalık eksikliği nedeniyle, hiç kimse anne rahminde ölen bebeklerden bahsetmiyor.
Birini kaybettikten sonra bir yas süreci yaşamanız gayet normaldir, ancak perinatal yasın onu diğerlerinden farklı kılan belirli bazı özellikleri vardır.
Bununla birlikte, hala abartılan bir acı olarak görüldüğü, göz ardı edildiği ve küçümsendiği de görülmektedir. Bu, birçok durumda, ebeveynlerin yaşadığı perinatal yasın, toplumda yeterince tanınmadığı veya sosyal olarak ifade edilmediği anlamına gelir.
Bu konuda bir toplumsal farkındalık uyandırılmalı ve artık bu sessizlik bir son bulmalıdır.