Hayatıma Girdiğinden Beri Daha Az Uyusam da Daha Çok Gülümsüyorum

Hayatıma Girdiğinden Beri Daha Az Uyusam da Daha Çok Gülümsüyorum

Son Güncelleme: 31 Mart, 2018

Başardın: Dünyaya geldiğinden beri hayatım alt üst oldu, kalbimi 180 derece değiştirerek bana en yoğun ve zengin mutluluğu verdin. Uykumdan saatler çaldığın bir gerçek ama bana aynı zamanda da hayallerle dolu bir gelecek verdin. Şimdi daha fazla gülümsüyorum, artık sadece nefes alarak hayatta kalmaktansa daha yoğun, hayat dolu ve renkli bir dünyada yaşıyorum.

Birçok çiçeği burnunda ebeveynin aynı deneyimi yaşadığını biliyoruz. Sanki çocuğunuz dünyaya geldikten sonra farkına vardığınız o küçük ayrıntıları meğer daha önce sizden hep saklamışlar gibi gelir. Uykusuzluk, çeşitli korkular, emzirmek, kramplar ve bebeğinizin ağlaması gibi ayrıntılar, adeta çocuk yapmak isteyen herkesin öyle kolayca okuyamayacağı kadar küçük harflerle yazılmış gibidir.

“Bir çocuk annesini gülümsemesinden tanır.” -Leon Tolstoi

Ancak bunlardan hiçbirinin bir önemi yoktur. Asıl mesele, her şeyi anlamanın kolay olmadığını, daha kolay günler göreceğimiz gibi daha zor günlerle de başa çıkmak zorunda kalacağımızı bilmektir. Önemli olan, yenidoğan bebeğinizin ihtiyaçlarını anlayabilmeyi öğrenmek ve her şeyden önce bunun tadını çıkarmaktır. Jean Liedloff, “Süreç Kavramı” (The Continuum Concept) adlı enteresan kitabında da tam olarak bunu anlatıyor.

Bebek dünyaya geldiği zaman ebeveynlerin çoğu, çocuk yetiştirme konusunda önceden kafasında tasarladığı plana göre hareket etmeye çalışır. Ancak söz konusu ebeveynlik olduğunda birçok şey planladığımız gibi tıkırında işlemez. Kendi anne babalarımızın, kardeşlerimizin ya da arkadaşlarımızın bize öneri olarak sunduğu kurallar çocuğumuz için doğru olmayabilir. Asıl mesele bebeğimizle beraber günden güne, andan ana yaşamak ve mümkün olduğunca bebeğimiz için en iyisini düşünmeye çalışarak içgüdülerimizi dinlemektir.

Benzer şekilde, çocuğumuzun ilk birkaç yılının bir “süreç” olduğunu hatırlamanın da önemli olduğunu Dr. Liedloff kendisi açıklıyor. Önemli olan konuların fiziksel ve duygusal yakınlık, temas, ten, sarılmalar, bakışlar gibi şeylerden oluştuğu, annenin bedeni ile bebeğinin bedeni arasında geçen bir süreçten bahsediyor.

Ve evet, ne kadar yorucu olsa da, bitap düşseniz de diğer yandan inanılmaz bir tatmin de yaşarsınız.

Gülümsüyorum çünkü çok iyi gittiğimi biliyorum

çocuğunu kucağında tutan anne çizimi

Bazen aynaya baktığımda tanıyamadığım bu yüzü görünce gülümsüyorum…  Bu ben miyim? Gözlerimin altında gördüğüm morluklar benim mi? Elime en son ne zaman bir tarak aldım? Ne zamandan beri görünüşüme özen göstermez oldum? 

Her seferinde bunu düşündükten sonra tuvalete gittiğinizde aynadaki yansımanızla karşılaşırsınız, çıkan bir tutam saçınızı kulağınızın arkasına alırken derin bir iç geçirirsiniz. “Peki ya şimdi?” diye kendinize sorarsınız. “İyi bir anne olmayı becerebildiğim ve bebeğim iyi olduğu sürece nasıl göründüğümün ne önemi var ki?”

Bebeğiyle gurur duyan bir anne biriktirdiği derin yorgunluğun farkına varmaz

Bebeğin doğumu ile birlikte annenin beynindeki uyarı mekanizmaları da harekete geçer ve bu yüzden fiziksel ihtiyaçlarının farkına varamayabilir.

  • Bu mekanizma, annenin bebeğine gereken ilgiyi ve dikkati gösterdiğinden emin olmak için doğal olarak geliştirdiği bir mekanizmadır. Ancak, bu noktada kendimizi ihmal etmemeye dikkat etmeliyiz ki psikolojik olarak da yıpranmayalım.
  • Beden ile beyin saatlerce aralıksız olarak çok fazla efor sarf ettiğinde, zaman zaman kendi sınırlarını zorlayarak sağlığımıza ciddi etkileri olabileceği için stres düzeyimizde farkında olmadan bir artış yaşarız.
  • Bu yüzden görev paylaşımı yapmak çok önemlidir. Babalar da çocuğun yetiştirilmesine yardım edebilir. Bir baba emzirmek dışındaki diğer bütün görevleri en az anne kadar iyi becerebilecek bir konumdadır.
  • Sadece sorumlulukları değil yorgunluğunuzu da paylaşın ki çocuk yetiştirmenin tadını doyasıya çıkarabilin. İkinizin de gözaltında morlukları oluşsun. Yorgunluğu eşit derecede sevgiyle, endişeleri de gülümsemeyle dengeleyin.

Bu yüzden unutmayın: bebeğinize çok iyi bakıyorsunuz, bundan bir şüphemiz yok. Ancak, bu süreçte kendinizi asla ihmal etmeyin.

anne baba ve bebekleri

Yanımda sen olduğun sürece hayatımda pozitif duygular hakim olacak

Anne ya da baba olmak beynin bazı yapılanmalarını değişikliğe uğratır, bunu hepimiz biliyoruz. Fazladan salgıladığımız oksitosin hormonu sadece daha verimli olmamızı ve çocucuğumuzun ihtiyaçlarına karşı daha hassas olmamızı sağlamaz, aynı zamanda empati, başarma çabası, direnç gösterme, hayaller ve hatta bu dünyayı daha güzel hale getiren bazı değerlere kendini adama ihtiyacı gibi bizi daha iyi bir insan yapan yönlerimizi de geliştirmemize yardımcı olur.

“Gülümsemeyi asla unutma çünkü gülümsemediğin bir gün boşa geçen bir gündür.” -Charles Chaplin

Bir diğer yandan, bebeğiniz doğduğundan beri zayıflıklarınızı güçlü yanlarınız haline getirmeye başladınız. Çocuğunuza sarılmak kadar basit bir eylem bile bir gülümseme sebebi olabilir. Gülümsemenin sadece iç sağlığınızın bir yansıması değil, çocuğunuza yol gösteren bir ışık olduğunu da unutmayın.

Gülümsemek, çocuğunuza düzgün sosyal davranışlar ve iletişim kurma becerisi kazandıran ve diğer canlılara karşı sevgi göstermesi için rehber olan son derece önemli bir duygusal jesttir. Çocuğunuzun güçlü bir bağ kurmasına yardımcı olacak sevgi ve takdiri o güzel gülüşünüzle yansıtırsınız.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.