Kızgın Bir Çocuğa Duygusal Zeka Nasıl Öğretilir?
Çocuklar duygusal fırtınalar yaşadıklarında, en iyi niyetli ve sakin anne ve babalar bile gerginleşerek kendilerini çok rahatsız hissedebilirler. Bu durum şüphesiz çocuklarını sakinleştirmek için önlerine çıkan önemli bir engeldir.
Küçük yaşlardaki çocuklar kendilerini sakinleştirmek için gerekli stratejilere ve becerilere sahip değillerdir. Kızgın oldukları anlar ve anne ve babalarının kendilerine yol gösterip yardım etmelerine ihtiyaç duydukları zaman dilimleri onlara duygusal zekanın ne olduğunu öğretmek için en doğru anlardır.
Çocuklar en zorlu ve karmaşık duygularla (negatif duygular) başa çıkmaya çalışırken, bunu nasıl yapabilecekleri konusunda anne ve babalarının yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu tür durumlar, çocuklara duygusal zekayı öğretmek için en önemli anlar olacaktır. Peki bunu nasıl yapmak gerekir?
Kendi Duygularınızı Düzenleyin
Çocuklar her zaman sizin söylediklerinizi yapmaz, ancak her zaman sizin yaptıklarınızı yaparlar. Çocuklar, ailelerinin duygusal davranış şekillerini öğrenirler. Bu yüzden onlara duygusal zeka kavramını öğretmek çok önemlidir. Sakin kaldığımızda onlar da sakin kalmayı öğrenecektir… yani sizin sakinliğiniz çocukların sakinleşmesini öğreten en önemli faktör olacaktır.
Yaşadığınız olayları, stresli durumlarda sinirlerinize hakim olmak ve sakin kalabilmek için çeşitli sınırlar koyduğunuzu gözlemleyecek olan çocukların bakış açısından görebilmek çok önemli bir ayrıntıdır. Bir çocuğu suçlamak ya da cezalandırmak için hiçbir sebep yoktur. Yapmanız gereken tek şey, gerekli olduğunda sınırlar çizmek ve bu sınırların aşılması durumunda ortaya çıkacak sonuçları belirlemek olmalıdır.
Örnek olarak çocuğunuza şu şekilde söyleyebilirsiniz: “Üzgünüm, oyun oynamaya devam etmek istediğini biliyorum ancak şimdi uyku zamanı. Oyuncaklarını toplamanın vakti geldi. Bunun seni üzdüğünün farkındayım ama dinlenmen gerekiyor. Ayrıca bir hikaye okumak için yeterli vaktimizin de bulunduğundan emin olmalıyız. Bu gece hangi hikayeyi okumamızı istersin?”
Şüphesiz bu tür bir konuşma, çok geç olduğundan dolayı çocuğun oyuncaklarını toplaması için kızıp bağırarak sinirlerinizi kaybetmenizden çok daha iyi olacaktır. Eğer olumsuz yöntemi seçerseniz, çocuğunuz sinirlerinizin daha da fazla yıpranmasına neden olabilir. Çünkü çocuk neden oyun oynamayı bırakması gerektiğini anlamayacağından buna devam etmek isteyecektir.
Kızgınlık Duygusunu Tanımlayın
Çocukların bazı hareketlerini sınırlamak önemlidir. Özellikle sinir bozucu ya da tehlikeli olan hareketler (yolda karşıdan karşıya geçmek, etrafına bakmadan dikkatsizce koşmak, yemeğini yere fırlatıp atmak, tablet ya da akıllı telefonla çok fazla vakit geçirmek vb.) en dikkat edilmesi gerekenlerdir. Çocuğun hareketleri kabul edilemez düzeye ulaştığında, çok açık sınırların çizilmesi gerekmektedir. Ancak bu sınırlar her zaman için duygusal zeka temelli olmalıdır.
Her ne kadar çocuğunuzun hareketlerine birtakım sınırlamalar getirmeniz gerekse de, onun hissettiği duyguları tanımlamanız da gerekmektedir. Koyduğunuz sınırlar karşısında hissettikleri hayal kırıklığı ya da kızgınlık bile olsa, çocuğun bu duygularını ifade etmesi çok önemlidir.
Çocuklar nasıl hissettiklerini ifade edebilmeli ve sizin onları dinleyip anladığınızın farkına varmalıdır… Bu emniyet valfine çok ihtiyaçları olacaktır.
Kızgın bir çocuğu odasına gönderip kendi duygularını kendi başına kontrol altına almasını beklemek iyi bir fikir değildir. Böyle davranırsanız, ona sadece duygularının pek de önemli olmadığı izlenimini vermiş olursunuz.
Her ne kadar belirlenen sınırlara uymak ve çizgileri aşmamak durumunda olsalar da, çocukların onları kucaklamanıza ve duyguları ile sürekli bir iletişim içerisinde olmanıza ihtiyaçları vardır. Örnek olarak şu şekilde bir cümle kurmak faydalı olacaktır: “Şu anda üzgünsün, üzgün olman kötü bir şey değil. Ben buradayım ve seni çok iyi anlıyorum.”
Fırtına Sonrası Her Zaman Sakinlik Gelir
Fırtına dindikten sonra çocuğunuz mutlaka daha fazla söz dinleyecek ve hissettiği duygulara değer verildiğini görmekten çok memnun kalacaktır. Böylelikle, içsel fırtınası süresince yanında olduğunuzu düşündüğünden, sizinle kendisini daha yakın bir bağ kurmuş olarak hissedecektir.
Yaşamış olabileceğiniz kızgınlık anları ve krizlere çok fazla önem vermeyin… Unutmayın ki, rahatsızlıklarınızı yalnızca bir çıkış yolu bulmaya çalıştığınızda ifade etmişsinizdir.
Ayrıca aklınızda tutmanız gereken diğer bir önemli detay, fırtına süresince ona herhangi bir şey öğretemeyecek olmanızdır. Bu ancak çocuk sakinleştikten sonra yapılabilir. Duygularını sakinleştirmek için ona sağlayacağınız destek atılması gereken ilk adımdır. Bu sayede çocuk yapması gerekenleri öğrenebilecek ve ileride kendisinden beklenen davranışları sergileyebilecek özelliklere sahip olabilecektir.
Kızgınlık Sonrasında İhtiyaçlarına Karşılık Verin
Çocuklar her zaman mutlu olmak isterler ve bunun için de anne ve babaları ile sıcak bir ilişki içerisinde bulunmaya ihtiyaçları vardır. Çocuklar doğaları gereği anne ve babalarını memnun etme arzusu içindedir. Bu yüzden, yapmış oldukları olumsuz davranışlar, hissettikleri negatif duygular ve karşılanmayan isteklerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Çocuklarının en derin hisleri ve ihtiyaçları ile uğraşmayan anne ve babaların, kötü davranış patlamaları ile karşı karşıya kalmaları çok sık rastlanan bir durumdur.
Kızgınlık, her zaman için korku, acı ya da üzüntü gibi daha derin duygulara karşı bir tür savunma işlevi görmektedir. Benzer şekilde nefret duygusu da, bize zarar verebileceğimize inandığımız bir şeyden kendimizi savunmak için geliştirdiğimizi düşündüğümüz bir duygudur.
Eğer bir çocuk kızgınlık duygusu yaşıyorsa, onun duygularını ve ihtiyaçlarını anlayarak onu bu duyguya iten daha derin nedenleri anlamaya çalışmak çok önemlidir. Bu tür duyguları anlayabilmek için bir fırsat ele geçirmek çocuğunuzun sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olacaktır… ve böylelikle duygusal zeka kavramını öğrenme şansına da sahip olacaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bisquerra, R. (2011). Educación emocional. Propuestas para educadores y familias. Bilbao: Desclée de Brower. http://otrasvoceseneducacion.org/wp-content/uploads/2019/04/Educación-Emocional.-Propuestas-para-educadores-y-familias-Rafael-Bisquerra-Alzina-2.pdf
- Fernández-Berrocal, P., & Pacheco, N. E. (2002). La inteligencia emocional como una habilidad esencial en la escuela. Revista Iberoamericana de educación, 29(1), 1-6.
- Goleman, D. (2010). La práctica de la inteligencia emocional. Editorial Kairós.
- López, M. (2008). La integración de las habilidades sociales en la escuela como estrategia para la salud emocional. Psicología sin fronteras: revista electrónica de intervención psicosocial y psicología comunitaria, 3(1), 16-19.
- Shapiro, L. E. (2002). La salud emocional de los niños (Vol. 16). Edaf.