Bebeğim çok sinirli! Ne yapmalıyım?

Bu yazımızda annelere, sinirlerine hakim olmakta zorlanan bebekleriyle nasıl başa çıkabileceklerini anlatacağız. Hep beraber ipuçlarını takip edelim.
Bebeğim çok sinirli! Ne yapmalıyım?

Son Güncelleme: 22 Ekim, 2020

Bebeklerin huylarını nereden aldıklarını gerçekten bilmiyoruz. 10 aydan biraz daha uzun bir süre sonra, bazıları zorlu davranışlara işaret ediyor: bize vuruyor ve her zaman kızgın görünüyorlar. Birçok ebeveynin, bebeğin bu sinirli davranışları karşısında umutsuzluğa kapılmasına rağmen, şunu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor: bunlar normal aşamalar, sadece nasıl yönetebileceğimizi bilmemiz gerekiyor.

Hamilelik sırasında bir annenin, çocuğunun nasıl olacağını hayal etmesi oldukça çok yaygın bir şey. Kesintisiz saatinde uyuyan, az ağlayan, gülüşleriyle aramıza katılan ve beslenme vaktinde her şeyi hevesle yiyen sakin bir bebek hayal ediyoruz.

Yapılmaması gereken davranışlar

Örneğin, doğumundan hemen birkaç ay sonra, çocuğumuzun bize bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark ediyoruz. Pek çok aile, “Babası gibi sinirli, dedesinin uykusu gibi kötü, ya da aynı babaannesi kadar çok sinirleniyor” gibi cümlelerle bebeğin davranışlarına genetik gerekçeler arar.

Olması gereken bu değil. İster inanın ister inanmayın, her çocuğun ilk aylarda nasıl anlayacağınızı, yöneteceğinizi ve yönlendireceğinizi bilmeniz gereken kendi mizacı vardır. Umudunuzu kırmadan, çocuğunuzu yaratıcılık, sabır ve sevgiyle beslemelisiniz ve bebeğinizin bir zekası olduğunu ve aynı zamanda keşfedilmesi gereken büyük bir potansiyeli olduğunu anlamalısınız.

Yazımızın devamında, “Benanneyim” bölümünde aşırı talepkar bebeği nasıl tanıyacağınızı ve onunla nasıl başa çıkacağınızı açıklayacağız.

Bir bebeğin kişiliğini yansıtan davranışlar

İnsanların kişiliği dinamik olduğu kadar karmaşıktır da. Biyolojik bir temel vardır (bazen nörotransmiterlerimizin aktivitesine bağlı olarak, belirli bir dışa dönüklük veya daha rahat veya içe dönük bir karakter geliştiririz). Kuşkusuz çevresel faktörler, eğitim faktörü ve kendi deneyimlerimizde bunda etkilidir.

Söz konusu bebekler olduğunda bazı şeyler daha önemli hale geliyor. 8 veya 10 aylık bir bebek henüz dünyayla etkileşime girmemiştir, hala onu eğitmeye devam ediyoruz. Onun yaptığı tek şey; dünyaya gelmek oldu. Öyleyse zeka nereden geliyor? Bu eşi benzeri olmayan beynin çocuğunuzun etrafındaki olaylara göre şekillenmesi gibi bir özelliği vardır. Zeki çocuklar genellikle aşırı talepkardır.

çicekli sarmalı beyin

Haydi, çocuğumuzun aşırı talepkar olup olmadığını anlamak için hangi ipuçlarını takip etmeliyiz, bir bakalım:

Hareketlilik

İnanılmaz derecede aktif bebekler var. Her şeye bakarlar, dokunurlar, hatta bazen öfkeyle kırmaya çalışırlar veya sadece vurarak tepki verirler.

Diğer tarafta ise meraklı olsalar bile daha sakin, daha az hareketli olan bebekler var.

Düzenlilik

Bebeğimizin aşırı talepkar olup olmadığını görmek için alışkanlıklarına dikkat edin. Bazen aynı rutinleri takip etseniz bile sizin bir öğle uykusu almanıza bile izin vermezler. Geceleri çok uyanırlar, onları yemek yemeye ikna etmekte zorlanırsınız ve aynı zamanda bezlerini çıkarırken en çok huzursuzlanan çocuklar bunlardır.

Değişime ayak uyduramayan bebekler

Bazen evden bebeğinizle ayrılmanın imkansız olduğunu düşünürsünüz. Yürüyüşe, alışverişe çıktığınızda veya birini ziyaret ettiğinizde bebeğiniz üzülür ve hiç durmadan ağlar. Değişiklikleri kabul etmez ve hatta agresif tepki verir.

Duygularının yoğunluğu

Aşırı talepkar bir bebek için orta yol yoktur. Şiddetle ağlarlar ya da zevkle gülerler, duyguları dolup taşar ve hatta bazen birkaç saniye içinde bir durumdan diğerine geçerler. Şüphesiz ki, tüm bunlar bize duygusal dünyalarının yönetimini ele almanın onlar için ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor.

köpekle oynayan bebek

Bebeğin sinirli ise ona nasıl davranmalısın

Sinirli bebekler genellikle 10 veya 12 aylık olduklarında çok büyük bir duygusal yoğunluk zirvesi gösterirler. Daha güvenli bir şekilde dünyaya açıldıkları ve meraklarının katlanarak arttığı zamandır. Bir şeyi başaramadıklarında, hüsrana uğrarlar. Onları istedikleri zaman kucağınıza almazsınız, çığlık atarlar. İstediklerini yapmazsanız, saçınızı çekerler.

Bu tarz davranışlarla başa çıkabilmek için şu stratejileri aklımıza getirmemiz ve uygulamamız gerekir:

Asla bağırmayacağız ve soğukkanlılığımızı kaybetmeyeceğiz

  • Her şeyden önce aşırı talepkar bir çocuğun yapmak istediği tek şey dikkat çekmektir. Bunun bir kişilik sorunu olmadığını ve genellikle bu yüksek düzeyde anksiyetenin, ağlamaların, hayal kırıklıklarının ve kötü gecelerin zamanla geçtiğini aklınızda bulundurun. Şimdi düşünerek ve büyük bir şefkatle hareket etmelisiniz.
  • Öfkelenen, bağıran ve vuran bir çocuğa asla daha fazla bağırarak veya daha fazla sinirlenerek yaklaşmamalısınız. Yapacağınız şey durumu daha da kötüleştirmek olur. Sakince ona yaklaşmalı ve istikrarınızı koruyarak ona asla vurup kırmamasını anlatmalısınız.
  • Bebekler düşündüğümüzden çok daha fazlasını anlarlar, bu nedenle uygunsuz davranışlar karşısında, doğru zaman içinde söylenen “HAYIR” kelimesi, yavaş yavaş yaptıkları bu davranışların yanlış olduğunu anlamalarını sağlayacaktır.

Sinirli bebeğin enerjisini oyunlar yoluyla atmasını teşvik edelim

  • Ayrıca sinirlendiklerinde, dikkatimizi onlara vermeme ya da  ağlamalarına izin verme gibi stratejilerin hiçbir zaman yardımcı olmayacağını anlayın.
  • Çok sinirli olan çocuklar, biz, annelerden çok şey talep etme eğilimindedir. Her an ne istediklerini anlamak, öfkelerini kontrol etmek ve enerjilerini farklı şeylere yönlendirmek gerekir. Genelde çok meraklı çocuklardır, bu yüzden onları sürekli teşvik etmeye ve yeni şeyler öğrenmelerine fırsat vermeye çalışın.
ağaçta bir kız

Bu tür agresif davranışlar, onlara karşı nasıl hareket edeceğimizi öğrendiğimiz sürece genellikle zamanla ortadan kalkar. Bir çocuk her zaman kendisine ilgi gösterildiğini ve sevildiğini bilirse, sözlerimizi daha kolay algılarlar. Bir şeyleri vurup kırmaya yönelik davranışların yardımcı olmadığını anlamalıdırlar. Onları enerjilerini atmalarını sağlayacak aktivitelere yönlendirin: görsel ve interaktif oyunlar, açık hava etkinlikleri gibi.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Albores-Gallo, L., Márquez-Caraveo, M. E., & Estañol, B. (2003). ¿ Qué es el temperamento? El retorno de un concepto ancestral. Salud mental26(3), 16-26. https://www.medigraphic.com/pdfs/salmen/sam-2003/sam033c.pdf
  • Thomas, A., & Chess, S. (1986). The New York longitudinal study: From infancy to early adult life. The study of temperament: Changes, continuities, and challenges, 39-52. https://books.google.es/books?hl=es&lr=&id=IHX85v7Q0p4C&oi=fnd&pg=PA39&dq=New+York+Longitudinal+Study&ots=0WkQoU5N-3&sig=ShlGWoup5x8GM3aY_nIgcyDz38s#v=onepage&q=New%20York%20Longitudinal%20Study&f=false

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.