Çocuk Doğurduktan sonra Regl Döngünüz Ne Zaman Normale Döner
Bebek doğduğu andan itibaren, annelerin regl düzenleri yavaş yavaş eski halini almaya, vücutları ise iyileşme sürecine başlar. Daha basit bir deyişle, vücut, üreme görevini sağlayan regl döngüsüne devam etmeden önce kendini bir süre beklemeye alır. Bu sürede, annenin rahminde yeni bir yumurta (ovum) oluşur ve bu yumurta parçalanır. Bu işlemin gerçekleşmesiyle normal regl döngüsü başlamış olacaktır.
Bu iyileşme süreci, normal regl döngüsünde kısa bir ara meydana getirir. Buna rağmen, doğumdan sonraki haftalarda olabilecek kanamalar regl olarak düşünülmemelidir. Bu kanamalar, doğum sırasında yaşanan ufak tefek iç yaralanmaların neticesinde oluşuyor olabilirler.
Eğer bu tarz kanamaların hemen sonrasını, normal regl döngünüzün kanaması izlemez ise amenore (adet görmeme) rahatsızlığını deneyimliyor olabilirsiniz. Bu süreç kişiden kişiye değişebileceği gibi aynı zamanda bebeğin memeden emzirilmesi ya da biberondaki mama ile beslenmesi arasındaki fark da süreyi etkileyebilir.
Doğum sonrası regl döngüsünü etkileyen etkenler
Doğum sonrası rahmin, normal pozisyonuna ve boyutuna dönebilmesi için yaklaşık üç haftalık bir süreye ihtiyacı olur. Ne var ki, her annenin bünyesi farklı olduğu için, bu zaman aralığı kesin değildir.
Üreme sistemi kendisini yavaş yavaş iyileştirir. Bu nedenle, vücudun normal regl düzenine dönmesi de ağır ilerler.
Doğum sonrasında annelerin, abdominal (karın) bölgenin normal sıkılığına erişmesi, vulva ve vajinanın kapanması için zamana ihtiyaçları olur. Bu sürece ise yeni bir etken eşlik eder: memeden emzirme.
Bu tarz durumlarda, bebeğini memeden emziren bir annenin, normal regl düzenine kavuşması daha uzun sürebilir.
Bebeklerini memeden emziren anneler
Bebeklerini memeden emziren anneler, yaşadıkları hormonal değişiklikler nedeniyle, dört ay sürebilecek şekilde amenore (adet olamama) olabilirler.
Başka bir anlatımla, bebeklerini memeden emziren anneler, vücudun anne sütü üretimi sırasında salgıladığı bir hormon olan prolaktinden etkilenebilirler.
Hipofiz salgı bezi tarafından üretilen bu hormon, yumurtalıkların işleyişinin geçici bir süre için durdurmasına sebep olur. Prolaktin hormonu, memeden emzirme sürecinin, annenin normal regl döngüsüne dönmesini geciktirme sebebidir.
Bu süreç her kadında farklılık gösterebilir. Bazı kadınlarda, kişi, doğum sonrası memeden emzirme dönemindeyken yumurtalıkların işlerlik kazanabildiği de görülmüştür.
Bebeğini biberon ve mamayla besleyen anneler
Kadınların, doğum sonrası normal regl döngülerindeki aksamaların ana nedeni vücuttaki prolaktin üretimidir. Bu nedenle, bebeklerini mamayla besleyen anneler normal regl döngülerine, memeden emziren annelere göre daha kısa sürede kavuşurlar.
Bebeklerini mama ile besleyen annelerin normal regl döngülerine ulaşmalarındaki zaman aralığı, memeden emziren annelere göre daha kesin çizgilerle belirlenmiştir. Bebeklerini mama ile besleyen anneler doğumdan on hafta sonra normal regl düzenlerine dönmüş olurlar. Bebeğinizi sadece mama ile beslediğiniz halde on hafta sonunda hala regl olmadıysanız doktorunuza danışmalısınız.
Diğer etkenler
Her ne kadar bebeğinizi besleme şekliniz doğum sonrası normal regl döngünüzü etkileyen ana neden olsa da, bu konuya etki edebilecek başka etkenler de vardır.
Doğum sırasında annenin kaybettiği kan miktarı regl döngüsünün normalleşme süresini uzatabilir. Aynı şekilde bu süreci etkileyebilecek başka genetik eğilimler olabilir.
Regl döngünüz gerçekten normalleşir mi?
Doğum sonrası yaşayacağınız ilk adette regl döngünüz normalleşmiş sayılır. Ama bazen regl olan kadında yumurtlama olmaması gibi istisnai durumlar olabilir.
Kadınlardaki yumurtlama dönemleri sık sık tekrarlanır ve zaten bu nedenle de cinsel aktivite sırasında korunmaları önerilir. Doğum sonrası regl olmanız yumurtalıklarınızın da normal düzenlerine döndüğü anlamına gelmez.
Doğum sonrası deneyimleyeceğiniz regl döneminde, doğum öncesinde alışık olduğunuz regl zorluklarını genellikle daha az yaşarsınız.
Doğum sonrası regl döngünüzün normalleşmesi konusunda en önemli şey doğru bilgilenmiş olmanızdır. Konuyla ilgili şüphe ve sorularınızı bir doktorla, özellikle bir jinekologla ya da diğer annelerle konuşmaktan çekinmeyin.
Bu konudaki endişe ve sorularınızı, her türlü yanlış anlamayı önlemek amacıyla partnerinizle de paylaşmalısınız.
