Asılı anahtar sendromu
Asılı anahtar sendromu boyunlarına astıkları anahtarlar olan çocukları tanımlamak için kullanılır. Evde onu karşılayacak kimse olmadığı için evin kapısını kendileri açan çocuklar. Psikiyatristler bu gruptaki ergenleri ve çocukları anahtar nesli olarak tanımlıyorlar.
Bu konsept çocukların ebeveynleriyle zaman geçirmesinin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Bu ihtiyaç onların psikolojik ve fiziksel gelişimlerinin bir parçası.
Gitgide artan bir sorun
Aile ve iş hayatının çakışması bazen ebeveynlerin çocuklarıyla yeterli vakit geçirmesinin önüne geçebiliyor. Bu tür durumlar özellikle büyük şehirlerde olmak üzere günümüzde oldukça yaygın.
Bu durum, çocukların uyumsuz olmasına, davranış bozuklukları, obezite, depresyon gibi hastalıkların görülmesine ve diğer başka sorunların dışında duygularını ifade edememesine sebep oluyor.
Asılı anahtar sendromu fiziksel belirtilerle de ortaya çıkabilir. Bazı çocuklar uyku sorunları, iştah ve kilo kaybı ve sindirim bozuklukları yaşayabiliyor. Bunun sonucunda, çocukların akademik performansları ve davranışları olumsuz yönde etkilenebiliyor.
Çocuklarda asılı anahtar sendromu görülmesinin sebepleri
Aşağıdakiler asılı anahtar sendromunu biraz daha detaylı açıklayabilecek durumlardır:
- Çekirdek aile konseptinin yaygınlaşması çocuğu yetiştirebilecek büyük anne ve babaların ailede yer almamasıyla sonuçlandı.
- Kadınların güçlenmesi yüksek sayıda çalışan annenin ortaya çıkmasına neden oldu.
- Dünya daha pahalı bir yer haline geldi. Bu yüzden, çocukların eğitimi için gerekli olan para kazanmak herkesin ilk önceliği oldu.
- Özel sektördeki rekabet meşgul ve stresli bir hayata itti.
- Çocukların daha iyi bir eğitim alması için de finansal istikrar gerekiyor.
Çocuklarda asılı anahtar sendromunun sonuçları
Sonuçlarından bahsetmemiz oldukça önemli. Çoğu durumda, asılı anahtar sendromu 12 yaşın altındaki çocuklarda sorunlara yol açıyor. Bu yaşlar, çocukların kişisel gelişimlerinde oldukça etkisi olan bir dönemdir.
1.- Endişe
Asılı anahtar sendromu çocukların kendilerini izole etmesine ve stres içeren her durumdan kaçınmalarına yol açar.
2.- Acı krizleri
Görsel değişiklikler, küçük halüsinasyonlar veya gerçek görüntülerin şekil değiştirmesi şeklinde ortaya çıkabilir.
3.- Uyum bozukluğu
Bir diğer sonuç ise, çocukların yaşlarının gerektirdiği role uyum sağlayamamasıdır. Buna, uyum bozukluğu denir.
4.- Çocukların bağımsızlaşması
Ebeveynleriyle etkileşim halinde olmayan çocuklar gündelik hayatlarını nasıl sürdürebileceklerini öğrenirler. Bu onların özgür ve bağımsız olduklarını düşünmesine yol açabilir.
5.- Yorgun ebeveynler
Ebeveynlerin uzun mesai saatlerinden sonra eve bitkin bir şekilde gelmeleri oldukça normaldir. Bu durumda çocuklarıyla diyaloğa girecek gücü bile bulamazlar. Diğer durumlarda ise, çocukların çoktan yatmış olduğu geç saatlerde eve dönmektir.
“Çocuklara verdiklerimizi, çocuklar topluma verecek”
-Karl A. Meninger-
6.- Otorite kaybı
Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişki nedeniyle, birlikte az vakit geçirmeleri çocukların onlara karşı saygıyı ve otorite hissini kaybetmelerine yol açar.
7.- Öfke
Çocuklar otorite eksikliği nedeniyle şiddetli öfke nöbetleri geçirebilirler.
8.- Arkadaşlıklar
Arkadaşları, ailenin yerini alır. Asılı anahtar sendromu olan çocuklar büyük ölçüde arkadaşlarına sırtını dayar. Sorun şu ki, çocukların çocuklara eşlik ediyor olması her zaman uygun değildir.
9.- Beslenme sorunları
Çoğu zaman, çocuklar yemek yapmayı kendileri öğrenir ve yemek saatlerine uymayı bırakırlar. Sağlıksız yiyeceklerin tüketilmesi gibi sebeplerden kötü bir beslenme alışkanlığı edinirler.
10.- Şefkat eksikliği
Asılı anahtar sendromunun son sonucu çocukların başkalarına karşı sevgi hissedememesidir. Çünkü ebeveynleri tarafından sevildiklerini ve ilgi gördüklerini hissetmezler.
Sonuç olarak, günümüzdeki yaşantı ebeveynlerin çalışmasını gerektirebilir, ancak bu aile üyeleri arasında bir mesafe olması gerektiği anlamına gelmez.
Çocuğunuzla olan ilişkinizi güçlendirmek için fikirlerinizi karşılıklı olarak paylaştığınız uzun konuşmalar yapmanızı öneriyoruz. Bu bağlamda, çocuğunuzun hayatına aktif olarak ilgi göstermelisiniz. Bu, ihmal edilmediğini hissetmesini sağlar.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- González, E. U. G. E. N. I. O. (2002). Educar en la afectividad. Madrid, Universidad Complutense de Madrid, 2. http://www.surgam.org/articulos/504/12%20EDUCAR%20EN%20LA%20AFECTIVIDAD.pdf
- PALMA HERRERA, A. L. (2017). LA DEPRIVACIÓN AFECTIVA PATERNA Y SU INCIDENCIA EN EL DESARROLLO EMOCIONAL DE LOS NIÑOS Y NIÑAS DEL 1° AÑO DE EDUCACIÓN GENERAL BÁSICA DE LA UNIDAD EDUCATIVA” ALIDA ZAMBRANO GARCÍA” DEL CANTÓN EL CARMEN, PROVINCIA DE MANABÍ, PERIODO LECTIVO 2016-2017(Doctoral dissertation). https://repositorio.uleam.edu.ec/handle/123456789/162
- Bielsa, A. (2010). Carencia afectiva. Centre Londres, 94, 1-19. http://www.centrelondres94.com/files/carencia_afectiva_1.pdf