Prematüre Bebeklerin Şaşırtıcı Hikayeleri
Prematüre olarak doğan bebekler, hem aile hem de doktorlar açısından büyük bir endişe kaynağıdır. Çünkü erken bir biçimde dünyaya gelen bu ufaklıkların yaşamları için verdikleri mücadele son derece riskli bir süreç anlamına gelmektedir. Bu tür bebekler, hayatta kalmak için çeşitli zorlu tıbbi prosedürlerden geçmek zorunda kalırlar. Ayrıca bu süreç oldukça yavaş bir biçimde ilerleyebilir ve uzun süre devam edebilir. Ancak bu çocukların büyük bir kısmının, son derece şaşırtıcı bir biçimde bu zorlu aşamadan başarıyla çıkıp hayata tutundukları gözlenmektedir.
Hayatta kalmayı başaran bu ufaklıkların hikayeleri, hamilelik sürecine verilmesi gereken önem ve bu aşamada şekillenen hayatın ne kadar değerli olduğunu göstermesi açısından çok kıymetlidir. Bu bebekler, normalden erken bir biçimde dünyaya gelerek savaşır ve aynı zamanda ailelerinin ne kadar dayanıklı olduklarını test ederler. Çok zorlu bir zaman diliminin ardından mutlu bir yaşantının başlamasıyla aslında geleceğe yönelik umutlar da yeniden yeşermiş olur.
Bu yazımızda, karşılaştıkları tüm güçlüklere rağmen hayata tutunmayı başarmış olan ve şimdi normal bir hayat süren bu bebeklerden bahsedeceğiz. Sizlerle paylaşacağımız hikayelerin kahramanı olan prematüre bebeklerin hafızalarda nasıl unutulmayacak izler bıraktıklarını hep birlikte göreceğiz.
24 Haftalık Bebek
Meksika’da dünyaya gelen bu kız çocuğu doğduğunda annesi henüz 24 haftalık hamileydi. Kilosu yalnızca 440 gram olarak ölçülmüştü. Doğum, annesinin sağlık problemleri nedeniyle bu denli erken bir biçimde gerçekleşmişti. Sezaryen olarak gerçekleşen doğumun yeri La Raza Tıp Merkezi’ydi.
Shiryu Juárez adı verilen bu minik kızın yaşama ihtimali son derece düşük olarak görülüyordu. Çünkü akciğerleri yeterince gelişmediği için ciddi solunum problemleri ile dünyaya gelmişti. Diğer bir önemli komplikasyon da vücut sıcaklığını kontrol altına alamamasından kaynaklanıyordu. Bu nedenle en az elli gün boyunca yoğun bakımda tutulması gerekiyordu.
Bu iyileşme sürecinin sonunda bebek şaşırtıcı bir biçimde herhangi bir yardıma ihtiyaç duymaksızın nefes alıp vermeyi başarabildi. Aynı zamanda annesini normal bir biçimde emmeye başlayarak beslenmesi düzene girdi ve iki kiloya ulaştı. Sonuçta, tüm uzmanların şaşkınlıkları arasında mükemmel bir sağlık durumu ile hastaneden taburcu olmayı başardı.
Şimdiye Kadarki En Ufak Bebek
İspanya’da her yıl en az 500 bebeğin prematüre olarak dünyaya geldiği düşünülmektedir. 38 haftayı doldurmadan doğan bebekler prematüre sınıfında değerlendirilmektedir. Amilia adlı bebek ise günümüze değin en şaşırtıcı örneklerden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Çünkü minik Amilia doğduğunda, annesi gebeliğin henüz 21. haftasında bulunuyordu.
Bu küçük kız 2006 yılında ABD’nin Miami kentinde dünyaya gelmiştir. Amilia, uzmanlara göre bugüne dek dünyaya en erken gelmiş prematüre bebek olma özelliği taşımaktadır. Benzer şartlarda dünyaya gelen bebeklerin bir kısmı hayata tutunmayı başaramamışlardır. Ancak Amilia, sadece 24 cm. boyu ve 284 gram ağırlığı ile doğumdan itibaren yaşam mücadelesi vermeye başlamıştır.
Doğal olarak bebeğin doğumu ile birlikte yaşaması için umut olduğunu söylemek zor olmuştur. Canlı olarak doğmuş olmasına rağmen, prematüre bebeklerin pek çoğunda görüldüğü gibi Amilia da solunum problemleri ile boğuşmak zorunda kalmıştır. Buna ek olarak hafif derecede beyin kanaması da bulunan bebek sayısız operasyon geçirmek durumunda kalmıştır.
Hayatta ve Sağlıklı
Camila’nın hikayesi ise farklı bir biçimde şaşırtıcı özelliğe sahiptir. Çünkü bebek sadece prematüre olarak doğmamış, aynı zamanda septisemi (kan zehirlenmesi) problemi ile dünyaya gelmiş ve akciğerlerinden biri çalışamaz duruma gelmiştir. Bu küçük kız gebeliğin 25. haftasında dünya ile tanışmış olmasına rağmen daha doğmadan ciddi sağlık sorunları ile yüzleşmek durumunda kalmıştır.
Doğumda 500 gramdan biraz daha fazla bir ağırlığa sahip olan Camila, bir aydan daha uzun bir süre yoğun bakımda kalmıştır. Sayısız tıbbi müdahale ile karşı karşıya kalan bebek, aynı zamanda oksijen sorunları nedeniyle tedavi edilemez komplikasyonlar yaşama riski de yaşamıştır. Hastanede geçen iki ayın ardından minik kız inanılmaz bir biçimde sağlığına kavuşmayı başarmıştır.
Bu küçük kıza verilen yüksek miktarlarda oksijenin körlüğe yol açabileceğine inanılmış ve ayrıca diğer tıbbi müdahalelerin gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmüştür. Ancak mucizevi bir biçimde tam olarak iyileşmeyi başarmış ve bu sayede son derece normal bir kız olarak yaşantısına devam etmiştir.
Her Açıdan Prematüre
Herkesi şaşırtan diğer bir kız ise, şu anda 22 yaşında olan Alejandra Barría’dır. Doğduğunda kimse onun herkesi etkileyecek bir çocuk olacağını tahmin edememiştir. Anne ve babası onun çok küçük olarak, tırnakları, saçları, kaşları ve kirpikleri olmadan dünyaya geldiğini söylüyorlar. Yaklaşık bir kilo olarak doğan bu bebek de ilk bir ay oldukça kritik bir süreçten geçmiştir.
Alejandra’nın annesi hamileliğinin 22. haftasında apandisit problemi yaşamış ve bu nedenle ameliyat olmak zorunda kalmıştır. Bu operasyon öncesi doktorlar bebeğin hayatını kaybetme riskinin bulunduğunu düşündüğünden küçük kızın şansını biraz olsun yükseltmeye çaba göstermişlerdir.
Sürpriz bir biçimde bu ameliyata karşı direnç gösteren Alejandra, yaklaşık 20 gün sonra çok erken bir biçimde dünyaya gelmiştir. Doğum öncesinde doktorlar bebeğin akciğerlerini geliştirmeye çabalamış ve böylelikle olası bir prematüre doğuma daha hazır olması için uğraş vermişlerdir.
Doğum sonrası minik kız farklı komplikasyonlar yaşamış ve bunlar sadece solunum sistemi ile ilgili değil aynı zamanda böbrek yetmezliği, beyin körelmesi ve duktus arteriozus adı verilen bir tür atardamar sorunu da dahil olmak üzere pek çok soruna yol açmıştır. Yani sadece hayatını kaybetme riski nedeniyle endişe kaynağı olmamış, ayrıca hayatta kalsa bile nörolojik gelişiminin risk altına olması durumu ile de karşı karşıya kalmıştır.
Tüm bu olumsuzluklara karşın bu küçük kız, hastanede geçen sekiz ayın ardından tam olarak iyileşmiş bir biçimde taburcu olmayı başarmıştır. Ayrıca yukarıda değindiğimiz olası olumsuzlukların hiçbirini de yaşamayarak bugün gayet sağlıklı bir biçimde yaşantısını sürdürmektedir. Onun bu mucizevi hikayesi hem anne ve babası, hem de diğer aileler için bir güç kaynağı olarak görülmektedir.