Çocuklar Ebeveynlerinden Ne Öğrenir?

Çocuklar ebeveynlerinden bazı temel dersler öğrenmekte ve bu dersler onların erişkin yaşamlarının tüm yönlerini etkilemektedir.
Çocuklar Ebeveynlerinden Ne Öğrenir?

Son Güncelleme: 30 Ocak, 2020

Çocukların kişiliğini kalıcı olarak etkileyecek ve ebeveynlerinden gördükleri 5 temel davranış bulunmaktadır. Çocuklar bunları taklit ederek, belirli bir örneği izleyerek, kahraman veya rol model olarak gördükleri -ki çocuklarımız için biz tam olarak buyuz- insanların davranışlarını kopyalayarak öğrenmektedir. Peki tam olarak çocuklar ebeveynlerinden ne öğrenir?

Taklit etmek bilinçsiz olarak yapılan bir davranıştır ve istesek de istemesek de aklımıza yerleşmiştir. Çocuklarınızın düzenli olmasını istiyorsanız ve örneğin evde bir kaos ortamı hakimse, çocuklarınızdan istediğiniz herhangi bir şeye cevap gelmeyeceğini anlamanız büyük önem arz etmektedir.

Çocukların ebeveynlerinden öğrendiği ve erişkin yaşamlarında farklı olsalar bile ömür boyu hayatlarında mevcut olacak ve hatırlayacakları bazı davranışlara ve tutumlara bir göz atalım.

Çocuklar ebeveynlerinden ne öğrenir?

Çocukların taklit etme gücünü gösterebilmek için özel olarak bu listeyi hazırladık. Bunlar listede bulunan beş şey; düzen, şiddet içeren davranışlar, olumlu veya olumsuz olmak, eğitim ve çalışma sevgisi ve son olarak da kaygılı olmaktır.

1. Düzen

Düzenli ve temiz olmak çocukların erken yaşlarda öğrendiği ilk derslerdendir. Bu durum çok önemlidir çünkü birçok hayvan türü bile kendi yavrularına ilk başta içgüdüsel olarak sağlık ve hayatta kalabilmek için tımarlamayı öğretmektedir.  

Aynı durum insanlar için de geçerlidir. Düzenli ve sağlıklı bir ortam, genel sağlığı ve gönül rahatlığını beraberinde getirmektedir. Oldukça hijyenik ve düzenli evlerde yaşayan çocuklar kendi eşyalarını herhangi bir uyarı olmadan düzenli tutma eğilimi göstermektedirler.

Aynı şekilde kendi kişisel eşyaları için olduğu gibi sınıf arkadaşlarının ve kardeşlerinin de eşyaları için şükretmeyi bilerek büyümektedirler.

Odasında oyun oynayan çocuk

2. Şiddet içeren davranışlar

Çocuklarınıza hangi medeni veya dini değerleri aşılarsanız aşılayın; uzmanlar agresif bir şekilde cevap veren insanların büyük bir yüzdesinin çocukluk zamanlarında olumsuz tecrübeler yaşadıklarını ve fiziksel veya sözlü şiddete tanıklık ettiklerini belirtmektedir.

Şiddetin farklı şekillerde meydana gelebileceğini hatırlatmak istiyoruz. Bunlara örnek olarak çocukların evde bağırış çağırış, hakaret, şikayet, nefret veya ırkçılık içeren fikirler duymasını verebiliriz. Tüm bunlar çocukların stresli durumlarda bilinçsiz ve agresif bir şekilde cevap vermesine zemin hazırlamaktadır.

Maalesef aile içi şiddet vakalarında birçok kadın babalarının annelerine aynı şekilde davranması nedeniyle kendi evlerinde gördükleri fiziksel veya sözlü tacizlere “normal” olarak yaklaşmaktadır. Sonuç olarak, onlar da aşkın bu ikili davranış şekliyle kendini gösterdiğine inanmaktadırlar. 

3. Olumlu veya olumsuz olmak

Özellikle 4-7 yaşları arasında olan birçok çocuk kendilerini mutsuz hissettiklerini veya depresyon içinde olduklarını belirtmiştir.

Psikolojiye giriş yapmadan ve işin içinde başka rahatsızlıklar olduğuna bakmadan, çocukların herhangi bir uzmana görünmeden önce ebeveynlerinden tecrübe ettikleri davranışları tekrarlama eğiliminde oldukları gözlemlenmiştir.

İyi bir akıl sağlığı için yapılan tüm öneriler ebeveynlerin olumlu birer örnek olması gerektiğine ve çocuklarımıza da kendilerini kabul etmelerini sağlayacak ifadeler kullanmamıza işaret etmektedir. “Mutsuzuz”, “kötü zaman geçiriyoruz”, “iyi değiliz” veya “asla daha iyi bir duruma gelemeyeceğiz” gibi ifadeler çocukların kendilerine saygısı olmayan ve depresif yetişkinler olmasına zemin hazırlamaktadır. 

4- Eğitim ve çalışma sevgisi

Hayatta başarılı olmanın sırrı eğitimde ve çalışmaya beslenen sevgide saklıdır. Tabi ki tembellik bu duruma bir zıtlık oluşturmaktadır. Çocuklar ebeveynlerinden iyi bir hayat sürmenin ne kadar basit, hile yapmanın, tembellik etmenin ne kadar kolay olduğunu duyduklarında erişkin yaşamlarında karşılaşacakları sorumluluklarla yüzleşmeleri çok daha zor olacaktır.

Aynı durum ders çalışmak ve okumak için de geçerlidir. Çocukların ebeveynlerinin gazete veya kitap okuduğunu görmesi durumunda taklit yetenekleri ortaya çıkarak okumak için bir hikaye kitabı veya başka bir şey istemeleri gerektiğini düşüneceklerdir.  

Tam aksi olarak tüm gün televizyonun açık olduğu evlerde çocuklar öğrenmeye karşı oldukça pasif bir tutum içine girmekte ve hatta okul çağında derslerden aldıkları notlar da daha düşük olma eğilimine girmektedir.

Laptopta ders calisan cocuk

5. Kaygılı olmak

Çoğu zaman gergin ve çocuklara karşı aşırı derecede koruyucu davranmak, onların karakterlerine belirli bir seviyede güvensizlik ve korku enjekte edebilmektedir. Onları her zaman tehlikeler ve ortaya çıkacak muhtemel sorunlar için uyarmamız halinde, çocuklarımızın hayatları boyunca herhangi bir durum karşısında sürekli olarak kaygılı davranmalarına neden olmuş oluruz. 

Korkunun diğer bir türü de karanlıktan veya gece boyunca ortaya çıkan herhangi bir şeyden korkmaktır. Bunlar hakkında konuşarak çocuklarımızda kalıcı yaralar bırakabiliriz.

Davranışlarımız çocuklarımıza iyi niyetli, bilinçsizce yapılmış veya anlaşılamaz görünebilir. Fakat durum her zaman bundan ibaret değildir.

İşte bu yüzden dikkatli olmamız ve evde gördükleri her şeyin çocuklarımızın davranışlarını etkileyeceğini unutmamalıyız. Çünkü çocuklar en çok ebeveynlerinden öğrenmektedir. 


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Bowlby, J. (1986). Vínculos afectivos: formación, desarrollo y pérdida. Madrid: Morata.
  • Bowlby, J. (1995). Teoría del apego. Lebovici, Weil-HalpernF.
  • Garrido-Rojas, L. (2006). Apego, emoción y regulación emocional. Implicaciones para la salud. Revista latinoamericana de psicología, 38(3), 493-507. https://www.redalyc.org/pdf/805/80538304.pdf
  • Marrone, M., Diamond, N., Juri, L., & Bleichmar, H. (2001). La teoría del apego: un enfoque actual. Madrid: Psimática.
  • Moneta, M. (2003). El Apego. Aspectos clínicos y psicobiológicos de la díada madre-hijo. Santiago: Cuatro Vientos.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.