Mükemmel Bir Çocuk Değil, Mutlu Bir Çocuk Yetiştirin
Her anne ve baba çocuklarının mutlu olmasını ister. Onların hayata hazır olmaları, günlük yaşantılarında karşılarına çıkan zorlukları kolay bir biçimde aşabilmeleri ve kendilerine güvenli birer yetişkin olmaları, en büyük arzuları arasındadır. Ancak anne ve babalar, çoğu kez bu isteklerinin gerçekleşmesini sağlamak için çocuklarına çok fazla baskı uygular, en iyi, en mükemmel çocuk olmaları için onları adeta bir yarış içine sokarlar. Halbuki mutlu çocuklar yetiştirmek için onları özgür bırakmak gerekir.
Çocuğunuz doğduğu anda, çevresindeki güzellikler ile tanışır. Dünyadaki bu harika şeyleri görmesi size kusursuz bir rüya gibi gelir. Aslında gerçekten de öyledir. Çocuklarınız harika birer varlıklardır. Aslında bu gerçeğin her zaman farkında olursunuz. Ancak farkında olduğunuz bir şey daha vardır. Bu çok tatlı çocukların, acımasız ve son derece rekabetçi bir dünyaya yeterli düzeyde hazırlanmaları gerekmektedir. Günümüzün modern dünyasında sadece en iyiler ve en güçlüler ayakta kalabilme şansına sahiptir.
Çağımızda var olan bu rekabetçi gereklilikler birçok anne ve babanın moralinin bozulmasına yol açar. Bu yüzden, onlar da çocuklarının mümkün olduğunca kendilerini geliştirmeleri için pek çok konuda farklı aktivitelere katılmalarını isterler. Aslında konu sadece onları bu farklı alanlara yönlendirmekle de kalmamaktadır. Çocuklarından aynı zamanda ilgilendikleri konularda en iyi olmalarını isterler.
Annelerin pek çoğu için çocuklarının herhangi bir konuda hazır olması demek o alanda en iyi notları almaları anlamına gelir. Çocukların bir enstrüman çalması, bir spor dalında başarılı olması, her zaman temiz ve eğitimli olması, düzgün davranışlar sergilemesi, önlerine ne konuyorsa onu yemesi, ev ödevlerini zamanında ve eksiksiz bir biçimde yapması… İşte böylece iyi birer çocuk haline gelmiş olurlar. Hatta belki de kusursuz bir çocuk bile olabilirler.
Hepimiz şunun farkındayız: Rekabet oldukça zor bir şeydir. Bu duygu, kimi zaman anne ve babalar arasında bile bir çekişmeye yol açabilir. Yani ebeveynler kendi aralarında en iyi kimin çocuk yetiştireceğine dair bir rekabete bile tutuşabilir. Bu tür bir savaşın ölçüm kriteri olarak da en iyi çocuğu kimin yetiştirdiği ve modern dünyaya en hazır çocuk nasıl olur gibi kavramlar baz alınır.
Bu aşamada pek çoğumuzun unuttuğu nokta ise, çocukların birer çocuk olarak vakit geçirmeleri gerektiğidir. Yani çocuklar oyunlar oynamalı, giysilerini kirletmeli, kimi zaman geç kalkmalı, parkta diğer çocuklarla sohbet etmeli ve mutlu olmalıdırlar.
Kusursuz Çocukların Mutsuzluğu
Bir futbol maçında oğluna topa nasıl vurması gerektiğini bağırarak anlatan bir baba görmüşsünüzdür. Eğer bakış açınızı biraz daha genişletme ve zihninizde oluşan resme daha detaylı olarak odaklanma cesaretini gösterirseniz, bu kontrolcü baba figürünün çok yakınlarında çocuklarına neler yapmaları gerektiğini anlatan diğer babaların da var olduğunu görürsünüz. Benzer bir durum, örneğin baleye giden bir kız çocuğu ile annesi arasındaki ilişkide de görülebilir.
Bazı anne ve babalar çocuklarının aktvitelerine kendilerini o kadar kaptırırlar ki, sanki o aktivitenin içinde kendileri yaşıyormuş gibi çocuklarının istediklerini yapmamaları onları son derece kızdırır. Bu tür gerilimin yükseldiği anlarda, çocuklarının ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını unuturlar. Aynı zamanda bu çocuklar, anne ve babalarının uyguladıkları baskı ile de başa çıkmak durumunda kalırlar. Yani aslında anne ve babalarının orada onlara destek olmak için bulunduklarını unutabilir. Bunun sonucunda da onları hayal kırıklığına uğratmamak adına endişeye kapılırlar ve bu durum çocuklar için ek bir baskı faktörü oluşturur.
Bu tür zamanlarda anne ve babaların çocuklarının sadece birer çocuk olduklarını hatırlamaları gerekmektedir. Çocuklar halen bir oyunu oynamayı ya da dans etmeyi öğrenme aşamasındadırlar. Bu öğrenme aşamasının da mümkün olduğunca eğlenceli ve keyif veren bir nitelikte olması önemlidir.
Çocuklar üzerinde çok fazla beklenti oluşturmak onlarda hayal kırıklığı ve bıkkınlık yaratır. Bu bağlamda, terapi uzmanı ve psikolog Esther Esteban, çocuklara “en iyi” olmaları için baskı yapmanın onları olumsuz bir biçimde etkilediğinin altını çizmektedir. Ancak bundan daha da kötüsü, onları bazı konularda kendilerinden daha iyi olan çocuklarla kıyaslamaktır.
Bu tür kıyaslamalar hoş ve adil olmayan bir tutum takınmak anlamına gelmektedir. Çünkü her insan ve elbette her çocuk kendi özellikleri ile var olur. Kıyaslama yapmak aslında çocuğa dolaylı olarak “sen yeterli değilsin” mesajı vermek anlamına gelecektir.
Esteban makalelerinden birinde şu öneride bulunmaktadır: Eğer çocuklarınızdan çok fazla şey talep eden bir baba olduğunuzu düşünüyorsanız, kendinize şu soruyu sorun: Neden onlardan bu denli çok beklentilerim var? Neden onları her zaman “bir numara” olmaları konusunda baskı altında bırakıyorum? Çocuğumun başarılı olmasından ben ne elde ediyorum? Çocuğum başarılı olduğunda hangi noksanlıkları örtmüş oluyorum?
Benim Çocuklarım En İyi Değil En Mutlu Çocuklar
Özgürlük, insanın sahip olduğu en değerli özelliklerden biridir. Tarih, özgürlüğünü kazanmaya adanmış pek çok mücadele örneği ile doludur. Çocuklarınızın özgürlüğünü kısıtlayan kişi siz olmayın. Bırakın özgür olsunlar.
Evet, onlara yol gösterin. Anne ve babalar olarak sizin önemli görevlerinizden biri de elbette budur. Ancak unutmamanız gereken önemli bir konu da, çocuklarınızın kendi hayatlarının sahibi olduklarıdır. Hangi hobilerle ilgilenmek ve bunlara ne kadar zaman ayırmak istediklerine kendilerinin karar vermesi son derece önemli bir konudur.
Eğer özgür değillerse, o halde ilgilendikleri şey onlar için artık bir hobi olma özelliğinden çıkacaktır. Bu olsa olsa anne ve babaların çocukları üzerinden gerçekleştirmek istedikleri bir hayal olabilir. Bir zamanlar sizin de birer çocuk olduğunuzu ve artık sıranın sizin çocuklarınızda olduğunu hatırlamanız ve bu durumun farkında olmanız çok olumlu bir yaklaşım biçimidir. Bu nedenle, çocuklar üzerindeki baskıyı azaltmak ve onların mutlu olmalarını sağlamak her anne ve babanın dikkat etmesi gereken bir durumdur.
Hiç aklınızdan çıkarmamanız gereken önemli bir detay, mutluluğun dış faktörlerde değil, kendi içinizdeki tatmin duygusu ile bağlantılı olduğudur. Şunu asla unutmayın: Mutluluk çok fazla para kazanılarak elde edilmez. Çünkü binlerce mutsuz milyoner olduğunun hepimiz farkındayız. Mutluluk ayrıca sahip olduğunuz pozisyona da bağlı değildir. Çünkü hepimiz, pek çok şirket sahibi ya da patronun mutsuz olduğunu görmüşüzdür.
Mutluluğun her şeyden öte sevgiyle ilintili olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Sevdiklerinizle geçirdiğiniz anlar, onlarla yaptığınız eğlenceli aktiviteler, size gösterilen sevgi dolu davranışlar ve elbette gösterdiğiniz sevgi mutluluğun anahtarı olacaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bermeo Córdova, F. M. (2004). Autoestima, factor esencial de éxito en el área escolar en niños de 10 a 11 años (Bachelor’s thesis). https://dspace.ups.edu.ec/handle/123456789/2758
- Campbell, K. (2018). Niños Seguros de Sí Mismos. Babelcube Inc.
- Taylor, J. (2004). Motiva y estimula a tus hijos: cómo educar a tu hijo para que tenga éxito y sea feliz (Vol. 20). Edaf.
- Hogg, T. (2005). El secreto de educar niños felices y seguros. Editorial Norma.
- Piñeiro, B. (2016). Educando niños felices. XinXii.
- Greenspan, S. I. (2009). Great kids. Niños felices: cómo enseñar a tu hijo las diez cualidades esenciales para alcanzar una vida feliz (No. Sirsi) i9788449321931).
- Taylor, J. (2004). Motiva y estimula a tus hijos: cómo educar a tu hijo para que tenga éxito y sea feliz (Vol. 20). Edaf.