Doğum Sonrası Süreçle Nasıl Başa Çıkılır?
Doğum sonrası sürecin kusursuz ve tertemiz yatak örtüleri, bitmek bilmeyen bir eğlence, pamuk şekerleri, sakin ve huzurlu sabahlar ve sosyal ağların o bıktırıcı atmosferinden uzak dingin bir süreç olmadığı maalesef bir gerçektir.
Ağrılar, uykusuz geceler, kafanızda bir sürü soru işaretleri, aşırı yorgunluk, duygusal anlamda yaşanan gelgitler, yeni duruma ayak uydurma çabası ve ev içinde ciddi manada değişen roller, doğumu takip eden haftalar boyunca size yakından eşlik edecek olan “yol arkadaşlarınızdır”. Elbette bunların dışında son derece mutlu olduğunuz, gülüp eğlendiğiniz, duygusallaşıp hassasiyetinizin arttığı ve sınırsız sevgi ile dolup taştığınız anlar da olacaktır.
Bunların yanında, hamilelik sürecinin bir kadının en fazla ilgi gördüğü ve ihtiyaçlarına özen gösterildiği dönemlerden biri olduğunun farkında olsak da, doğum sonrası süreçte de tamamen rahatlayıp kendimizi bırakmamamız gerekmektedir. Çünkü bu dönem içerisinde, fiziksel, ruhsal, aile içi ve partnerimiz ile ilişkiler bağlamında hazır olmamız gereken bir dizi değişimle karşı karşıya kalırız.
Son dönemde özellikle sosyal medyanın hayatımızda çok önemli bir yer almaya başlamasıyla maruz kaldığımız bilgi ve resim bombardımanı, hamilelik sonrası süreçle ilgili de pek doğru olmayan bilgilere ulaşmamıza neden olabilir. Bu nedenle bu tür yönlendirmelere fazla kulak asmamak gerekmektedir. Ancak süreci hızlandırma riskine girebilir ve yaşamak zorunda kalacağımız birtakım hislerin ve tecrübelerin önüne geçmeyi deneyebiliriz.
Doğum sonrası dönemde kendimize çok dikkat etmeli, vücudun kendini toparlama temposuna uymalı, ruh halimizde meydana gelebilecek değişikliklere karşı hazırlıklı olmalı, kendimizi şımartmalı ve kimi zaman da şımartılmayı beklemeliyiz. Bu dönemde partnerimizin, ailemizin ve arkadaşlarımızın desteğini mutlaka almalı ve onlara güvenmeliyiz.
Doğum Sonrası İyileşme Sürecini Nasıl Yönetmek Gerekir?
Şimdi, aylar süren gebelik, doğum ve sonrasında anneliğe ilk adımın ardından, daha iyi bir doğum sonrası iyileşme ve normale dönme süreci için neler yapabileceğimize bir göz atalım.
Etrafınızdan Yardım Alın
Birçoğumuz, adeta bir süper kadın olma ve her şeyi kendi başımıza yapmaya çalışma hatasına düşeriz. Benzer şekilde bebeğimize en iyi kendimizin bakacağını düşünürüz. Bu öngörü her ne kadar doğru olsa da başkalarının da bebeğe çok iyi bir biçimde bakamayacakları anlamına gelmez. Evimizin temiz olmasını, misafirlerimizin gelip gitmesini, güzel görünmeyi vs. isteriz.
Ancak unutmamamız gereken en önemli nokta, yeni doğmuş bir bebeğin özellikle ilk günlerde anne olarak sizin ilginizin tamamına ihtiyaç duyacağıdır. Bu yüzden etrafınızda, sizin yapmanız şart olmayan ev işleri, yemek, bebeğin altının değiştirilmesi gibi günlük işlerde size yardımcı olacak birilerinin bulunmasını sağlayın. Sizi temin ederiz ki, eğer diğer insanların size yardım etmesine izin verirseniz çok daha az stresle yaşamak zorunda kalırsınız.
İyi Dinlenin
Şüphesiz şu cümleyi çok duymuşsunuzdur: “Bebek uyuduğunda sen de uyumaya çalış.” Neredeyse herkesin bildiği bu bilgelik cümlesi aslında doğru bir şey ifade etmektedir. Vücudunuz doğum öncesi haline dönmeye çalışmaktadır. Bir yandan doğum gibi inanılmaz derecede enerji harcamanıza yol açan bir olayın ardından yeniden normale dönmeye çalışırken, diğer yandan emzirmek de dahil bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için çabalarsınız.
Tüm bunları yapabilmek için vücudunuz enerjiye, normale dönmeye ve dinlenmeye ihtiyaç duyar. Bebeğin uykuda olduğu saatleri ev işleri, yemek yapmak vb. gibi günlük rutinlerle harcamayın. Sadece dinlenin ve uyuyun. Özellikle ilk haftalar süresince dinlenmeye ve kendinizi yenilemeye her zamankinden daha çok ihtiyacınız olacaktır.
Egzersiz Yapın Ancak Dikkatli Olun
Kadın hayatında hamilelik, menopoz ve tabii ki doğum sonrası süreç gibi özel dönemlerde fiziksel aktivitelerin etkileri konusunda çok fazla sayıda çalışma yapılmıştır. Düşük tempolu aerobik, yürüyüş ya da eliptik gibi hafif spor yapmak için bu karantina döneminin sona ermesini beklemeye gerek yoktur.
Ayrıca hamilelik ve doğum süresince en fazla değişime uğrayan karın kasları ya da pelvik tabanı gibi bölgeleri çalıştırmaya yönelik özel egzersiz programları yapmak, tavsiye edilen spor aktiviteleri arasında yer almaktadır.
Pelvik tabanı ve karın bölgesini kontrol için bir fizyoterapist, ebe ya da başka bir uzmana görünmeniz çok faydalı olacaktır. Bu kişiler yapabileceğiniz en uygun aktivitelerin neler olduğu ve ayrıca bu tür aktivitelere ne zaman başlayabileceğiniz konusunda sizi bilgilendirecektir.
Cinsellik
Siz ne zaman ister ve hazır olursanız o zaman cinsel aktivitelere başlayabilirsiniz. Ancak bunun tek bir şartı olacaktır. Karantina dönemi bitene ve kanamanız durana kadar cinsel birleşme yaşamanıza izin verilmez.
Bunun dışında aşk ve cinselliğe dair ne varsa (öpmek, okşamak, masaj yapmak vb.) hepsini yapabilirsiniz. Ancak yine de bazı şeylerin eskisine göre farklılık göstereceğini aklınızdan çıkarmamalısınız. Örnek olarak hormonal değişim, aşırı yorgunluk, enerjinizin neredeyse tamamını bebek için harcıyor olmanız, vücudunuzu yeni haliyle tanımakta güçlük çekmeniz gibi nedenlerden dolayı kadınların libidosu bu dönemde genellikle düşüktür. Tüm bunlar aslında sadece kadının değil, bir çift olarak iki kişinin de cinsel istek seviyesinde düşüşe neden olur.
Normal cinsel birleşme süreci başladığında hassas bölgenizin çok daha duyarlı ve nazik olduğunu ve rahatsızlık verdiğini hissedersiniz. Kimi zaman kas kasılmaları (kontraktür), gerginlik nedeniyle oluşan yaralar ve vajina kuruluğu gibi nedenlerle (bebeği emziriyorsanız bu durum daha yoğun bir biçimde görülür), cinsel birleşme acı duymanıza bile yol açabilir. Eğer bu tip bir acı zamanla geçmiyorsa, pelvik tabanı konusunda bir uzmana (ebe ya da fizyoterapist) görünmeniz gerekir. Böylece problemin ne olduğunu anlayabilir ve size yardımcı olmalarını sağlayabilirsiniz.
Unutmayın ki bebeğinizi emziriyor olmanız yeniden hamile kalma konusunda bir önleminizin bulunduğu anlamına gelmemektedir. Planlarınız arasında tekrar anne olmak yoksa, hormonal doğum kontrol yöntemlerinden birini tercih edebilir (bir jinekoloğa danışmanız faydalı olacaktır) ya da hamileliği önleyici basit yöntemlerden birini kullanabilirsiniz.
Hijyen
Doğum sonrası en az altı hafta süresince küvet türü banyolardan, yüzme havuzlarından, vajinal temizleme maddelerinden ve tampon kullanımından uzak durmanız gerekir. Çünkü bu süreçte, plasentanın bulunduğu rahim bölgesinde hala yara bulunmaktadır. Bu bölge çok kolay bir biçimde enfeksiyon kaparak rahim içi iltihabına (endometrit) yol açabilir. Bu nedenle günlük hijyeni yalnızca duş alarak sağlayabilirsiniz.
Loşi (lohusalık devresinde uterustan gelen kanla karışık seröz akıntı, lohusalık akıntısı) için ise pamuk pedler ve pamuklu iç çamaşırı kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Bu sayede hassas bölgeniz yeterince hava alarak terleme sağlanabilecektir.
İyi Beslenin, Bol Bol Sıvı Alın
Hamilelik sonrası dönemin rejim yapmak için pek uygun olduğunu söyleyemeyiz. Ancak yine de yediklerinize dikkat etmeniz sizin için faydalı olacaktır. Yiyecek çeşitlerinizi sınırlamadan ya da çok aşırı derecede yemek tüketmeden dengeli bir beslenme düzeni sağlamak sağlığınız açısından en uygun seçenek olacaktır.
Özellikle emziren anneler için yeterince su tüketmek ve vücudun su kaybetmemesi çok önemlidir. Bu yüzden vücudunuzu sürekli olarak dinleyin ve susadığınızda hiç zaman geçirmeden sıvı tüketin.
Kısaca özetlemek gerekirse, hamilelik sonrası süreci her kadının farklı bir biçimde tecrübe ettiğini ve bu süreci en iyi şekilde geçirebilmek için sihirli bir formülün bulunmadığını söylememiz gerekir. Sağlıklı yaşam biçimi alışkanlıklarına sahip olmak her zaman önemlidir ancak bu süreçte bu alışkanlıkların daha da önem kazandığını aklımızda tutmalıyız. Eğer hamileyseniz, yaşamınızı sağlıklı bir biçimde sürdürmeye çalışın. Ancak bunu yaparken de kendinize fazladan baskı oluşturacak ve sizi strese sokacak derecede saplantılı tercihlerden uzak durun. Sonuçta hayatınızdaki her şey yoluna girecektir. Bu nedenle kendinize biraz zaman tanıyın. Ayrıca kendinizi sert bir biçimde yargılamaktan da özenle kaçının. İyi şanslar!