Anne olmak: Mutluluk fedakarlıkla yaşanır
Anne, kendini feda eden kişidir. Nasıl sevmesi gerektiğini bilir ve sonucu ne olursa nasıl olursa olsun kendisini başkasına adar. Yalnızca hissetmenin, düşünmenin, harekete geçmenin ve mutluluğa ulaşma yolunda başkası için yaşamanı ne demek olduğunu bilen kişi kendini feda eder. Ancak fedakarlık, bazılarının düşündüğünün aksine, hoşnutsuzluk yaratmaz ya da endişeye yol açmaz. Bu içten gelerek yapıldığında, manevi huzur, sağlık ve neşe getirir. Anne olmanın mutluluğu altında aynı zamanda fedakarlık da yatar. Anneler bunu bilir.
Annelerin fedakar olması ne anlama gelir?
Fedakarlık, çok az insanın kalbinde yatan insani bir özelliktir. Pek çok insan sanki karşılığında bir ödül alacakmışsınız gibi yüzlerinde oluşan büyük bir gülümsemeye karşılık kendilerini feda etmenin, ne kadar büyülü bir duygu olduğunu anlayamaz. İyi anneler için bu ödül; evlatlarıdır. Ama bütün anneler ve babalar aynı değildir, bu tarz duygulara karşı duyarsızlardır, bunu anlamaları da imkansızdır.
Kendini feda etme: gönüllü fedakarlığın ancak özgeciliği, asaleti, soğukkanlılığı, sevgiyi anlayan insanlar tarafından anlaşılabileceği söylenir. Tam da bu nedenle, fedakar olanlar gerçekten iyi anne olanlardır. Bir kadın hamile kalıp dünyaya bir bebek getirdiğinde, hemen güç, yaşam, neşe, umut dolu yeni bir kadına dönüşür. Anne olmadan önce belki o da bu duygulardan habersizdi ancak kadınlar her doğumla, güçlerini yeniden kazanırlar.
Annelerin fedakarlığının bir sınırı yoktur. İlgi alanlarından, arzularından, inançlarından, ihtiyaçlarından vazgeçmeleri gerekiyorsa, bunu yaparlar, onlar için ”ama” yoktur. Anneler, en aşılmaz engelleri bile aşan özel varlıklardır. Yetiştirme, sevme, koruma, eğitim söz konusu olduğunda yapamayacakları şey yoktur. İşin sonu kötü bir yere varıyorsa, durağan veya daha kötü görünüyorsa, onlar için bir önemi yoktur. Sonucu ne olursa olsun, eğer ortada çocukları varsa, onlar başkalarının yapamadığını yapıp engelleri aşar, denizin ortasındaki çocuğuna yine de ulaşır.
Annelerin mutluluğu
Mutluluk pratikte annelere doğuştan gelen bir özelliktir. Bundan daha fazlasını bilen kimse yok.
Bu gezegende yaşayan insanların çoğu mutsuz bir yaşam sürüp sadece bir evrende mutluluğa ulaşırlar, anneler için mutluluğu yakalamak kolaydır. Anneler bu duygu durumuna, beşiklerinde uyuyan bebeklerine baktıklarında, yataklarında kımıldadıklarında, sadece kafasını kaldırdıklarında, döndüklerinde, güldüklerinde, ağladıklarında, emziklerini emdiklerinde, neşeyle güldüklerinde, gözlerini kırptıklarında, oyuncaklarını yakaladıklarında, meme emdiklerinde, oyun oynadıklarında, oturduklarında, emeklediklerinde, yürümeye başladıklarında, kaşık kullandıkları zaman, bardaktan içtiklerinde, konuşmayı öğrendiklerinde, ”anne” dediklerinde, koştuklarında ulaşırlar. Çocukların anneleri için yapmaları gereken tek şey; mutlu olmaktır. Onu kucaklamak, taşımak, okşamak, ona şarkı söylemek, gülümsemek, onunla konuşmak, emzirmek, bezini değiştirmek, giydirmek… bebekle ilgili her şey annenin ruhu ve kalbi için candır.
Anne olmanın mutluluğu fedakarlık olmakla yaşanır
Doğumdan hemen sonra, hatta çok daha erken bir zamanda, hamile kalır kalmaz, kadın beynindeki sinirsel aktivite yeni çocuğun peşinde koşmaya başlar. Çocuk daha rahme düşmeden önce planlarını yapar.
Sonra doğum gerçekleşir, yeni doğan erkek ya da kız çocuğunun yanında, uykusuz geceler başlar, fizikler yorgunluk belirir, göğüs ağrısı oluşur, sezeryan yapılan bölgede ağrı vardır ve içimizde hiç gitmeyen bir endişe vardır. Daha sonra lohusalık döneminde bir kadının başına gelen tüm rahatsızlıkların ve tatsızlıkların yerini bir anda bir mutluluk alır, tüm bu olumsuz durumları gölgede bırakır.
Mesleki ve kişisel dilekler, sanki yarına bırakılabilecek önemsiz bir görevmiş gibi ertelenir, çünkü önemli olan görev bugündür ve bugünün anne için tek bir önemi vardır; o da evladıdır. Onun gibi hiç kimse hayatını ertelemez, bu kadar çok fedakarlık yapmaz. Kendisinden talep edilmese, istenmese bile çocuğunun sağlığı için uğraşır.
Az uykuya katlanmak, güçlükle dinlenmek ve sürekli bir kişinin ”istekleri” konusunda tetikte olmak için derin bir sevgi hissetmeniz, büyük bir yüreğe sahip olmanız gerekir.
Mutluluk aynı zamanda fedakar olmakla yaşanır çünkü bir anne için fedakar olduğu anlar bile mutlu zamanlardır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bowlby, J. (1986). Vínculos afectivos: formación, desarrollo y pérdida. Madrid: Morata.
- Bowlby, J. (1995). Teoría del apego. Lebovici, Weil-HalpernF.
- Garrido-Rojas, L. (2006). Apego, emoción y regulación emocional. Implicaciones para la salud. Revista latinoamericana de psicología, 38(3), 493-507. https://www.redalyc.org/pdf/805/80538304.pdf
- Marrone, M., Diamond, N., Juri, L., & Bleichmar, H. (2001). La teoría del apego: un enfoque actual. Madrid: Psimática.
- Moneta, M. (2003). El Apego. Aspectos clínicos y psicobiológicos de la díada madre-hijo. Santiago: Cuatro Vientos.