Sosyal Gelişimi Açıklayan Farklı Teoriler

Doğduğumuz günden beri sosyal varlıklarız. Bunu aklımızda tutarak, sosyal gelişimi açıklayan farklı teorilere bir göz atmak istiyoruz. 
Sosyal Gelişimi Açıklayan Farklı Teoriler

Son Güncelleme: 31 Ocak, 2021

Sosyal gelişimi açıklayan farklı teoriler vardır. Bu teoriler, sosyal çevrenin çocuğun gelişimini bilişsel, duygusal ve sosyal düzeyde nasıl etkilediğini açıklar.

Doğduğumuz günden beri sosyal bir dünyada yaşamaya mahkum olan sosyal varlıklarız. Bu nedenle diğer insanların gelişmesine ve dönüşmesine ihtiyacımız var.

Çocuklar, bebeklikten itibaren büyüyüp gelişirler. Sürüp giden sosyalleşme sürecinde başka insanlarla kurdukları etkileşimler yoluyla kimliklerini edinirler. Bu anlamda başkalarının varlığı ve eylemleri gibi farklı faktörler, küçük yaştakileri etkiler ve bu da sonuçta başkalarının onlara karşı göstereceği davranışlarını etkiler ve belirler.

Sosyal gelişimi ve başkalarıyla etkileşimin çocuğun bilişsel, duygusal ve kişisel gelişimini nasıl etkilediğini açıklayan farklı teoriler vardır. Bu teoriler arasında Lev Vigotsky, Erik Erikson ve Urie Bronfenbrenner’in teorilerinden bahsedebiliriz.

Sosyal gelişimle ilgili açıklayıcı teoriler

çimlerde oturan kız ve erkek çocuğu sosyal teoriler

Lev Vigotsky’nin sosyo kültürel teorisi

Lev Vigotsky, bir Rus psikologtur. Sosyal konstrüktivizmin öncüsüdür. Sosyal çevreyi çocuğun öğrenmesi için esas kabul ederek, kuramını, sosyo-kültürel öğrenme üzerine dayandırdı. Bu nedenle ona göre öğrenme iki faktörün entegrasyonudur: Sosyal ve kişisel.

Vigotsky, çocukların sosyal gelişimlerini ve öğrenmelerini anlamak için çeşitli kavramlar üzerinde çalışmıştır. Aşağıda bu kavramların her birini inceleyeceğiz.

Zihinsel fonksiyonlar

Vigotsky’ye göre iki tür zihinsel fonksiyon vardır:

  • Daha düşük olanlar. Bunlar doğuştan gelen, özümüzde bulunan işlevlerdir. Bu yüzden biyolojik olarak belirlenirler.
  • Daha yüksek olanlar. Bunlar sosyal etkileşim yoluyla edindiğimiz ve geliştirdiğimiz zihinsel fonksiyonlardır.

Psikolojik beceriler

Bir çocuğun kültürel gelişiminde zihinsel işlevler gelişir ve iki kez ortaya çıkar. Önce sosyal düzeyde, daha sonra ise bireysel düzeyde kendilerini gösterirler.

“Çocuğun kültürel gelişimindeki her işlev iki kez ortaya çıkar: Önce sosyal düzeyde, daha sonra da bireysel düzeyde; önce insanlar arasında (interpsikolojik), daha sonraysa çocuğun içinde (intrapsikolojik). Bu, gönüllü olarak ilgi duyma, mantıksal bellek ve kavramların oluşumu için de eşit oranda geçerlidir. Daha yüksek işlevlerin tümü, bireyler arasındaki gerçek ilişkiler olarak oluşur.”

― Lev S. Vygotsky ―

Yakınsal gelişim bölgesi

Vigotsky, yakınsal gelişim bölgesini şöyle tanımlamıştır: “Bir sorunu bağımsız olarak çözme becerisiyle belirlenen gerçek gelişim düzeyi ile bir sorunun bir yetişkinin rehberliğinde veya daha becerikli başka bir partnerle iş birliği içinde çözülmesiyle belirlenen potansiyel gelişim düzeyi arasındaki mesafedir.”

Bu nedenle yakınsal gelişim bölgesi, öğrenmenin gerçekleştiği zamandır. Çocukların gitgide daha yüksek zihinsel fonksiyonlarını geliştirmelerini sağlar.

Psikolojik araçlar

Vigotsky’ye göre, psikolojik araçlar bilgiyi harici olarak organize etmeye hizmet eden nesnelerdir. Örneğin, semboller, yazma, sanat eserleri, çizimler, dil, vb. Dil en önemli araç olarak kabul edilir çünkü çocukların sosyal çevreleriyle iletişim kurmalarını sağlayan araçtır.

Psikolojik araçların, daha düşük ve yüksek zihinsel işlevler arasındaki köprü olduğunu söyleyebiliriz. Düşüncelerimize, duygularımıza ve davranışlarımıza aracılık ederler.

Aracılık

Doğduğumuzda yalnızca daha düşük seviyede olan zihinsel fonksiyonlarımız vardır çünkü daha üstün olanlar henüz gelişmemiştir. Küçük çocuklar, başkalarıyla etkileşime girdikçe öğrenme gerçekleşir. Yani  enstrümantal ve sosyal aracılar yoluyla öğrenirler.

Ancak öğrendiklerimiz, sahip olduğumuz psikolojik araçlara bağlıdır. Bu da nihayetinde bizim içinde yaşadığımız kültüre bağlı olan bir şeydir. Sonuç olarak düşünme, hissetme ve eyleme geçme yöntemlerimiz, kültürel olarak aracılık edilmiş şeylerdir.

sarılan iki çocuk doğumgünü partisi

Sosyal gelişimle ilgili daha fazla açıklayıcı teori

Erik Erikson’ın psikososyal teorisi

Vygotsky gibi Erik Erikson da kişiliğin gelişiminde sosyal ve kültürel yönlere özellikle önem vermektedir. Erikson, psikososyal teoriyi geliştirmiştir. Bu teoride, çocukluktan yaşlılığa kadar geçilen sekiz aşamayı (çatışmaları) tarif eder.

Sosyal etkileşimler bu aşamaları etkiler ve her bir aşama, kişinin çözmesi gereken yeni bir zorluğu (sosyal ihtiyaçlar ve talepler arasındaki çatışma) temsil eder.

Her bir aşamadaki çatışmanın çözümü, yeni yetkinliklerin gelişmesine yol açacaktır. Bununla birlikte, her bir aşamanın iki olası sonucu olacaktır:

  • Bir yandan her aşamanın yeni yetkinlikler elde edilerek başarılı bir şekilde tamamlanması ve böylece sağlıklı bir kişiliğin ve başkalarıyla başarılı etkileşimlerin ortaya çıkması.
  • Öte yandan bir aşamada başarısız olunması, diğer aşamaları tamamlamak için becerisi eksikliğine neden olabilir. Bu da daha az sağlıklı bir kişilik ve kişisel kimlik duygusu ile sonuçlanır.

Psikososyal aşamalar

1. aşama. Bebeklik dönemi. Güven ve güvensizlik karşı karşıya gelir (veya 18 aylık).
2. aşama. Erken çocukluk. Özerklik ile utanç ve şüphe karşı karşıya gelir (18 aylık – 3 yaş arası).
3. aşama. Oyun yaşı. İnsiyatif ile suçluluk karşı karşıya gelir (3-5 yaş arası).
4. aşama. Ergenlik. Çalışkanlık ile aşağılık duygusu karşı karşıya gelir (5-13 yaş arası).
5. aşama. Gençlik. Kimlik ile rol karmaşası karşı karşıya gelir (yaklaşık 13-21 yaş arası).
6. aşama. Olgunluk. Yakınlık ve izolasyon karşı karşıya gelir (yaklaşık 21-40 yaş arası).
7. aşama. Yetişkinlik. Üretkenlik ile durgunluk karşı karşıya gelir (yaklaşık 40-60 yaş arası).
8. aşama. Yaşlılık. Umutsuzluk ile bütünlük karşı karşıya gelir (yaklaşık 60 yaştan itibaren ölene kadar).

“Her çocukta, her bir aşamada coşkulu bir gelişim mucizesi olur.”

― Erik H. Erikson ―

Urie Bronfenbrenner’in ekolojik teorisi

Bronfenbrenner, insan davranışının gelişimine ekolojik bir bakış açısıyla bakmayı önerir. Onun teorisine göre gelişim ve öğrenme, deneklerin çevreleriyle etkileşiminin ürünleridir. Bu nedenle bir çocuğun çevresi ve parçası olduğu tüm sistemler, onun bilişsel, ahlaki ve ilişkisel gelişimini etkiler.

Bronfenbrenner tarafından önerilen ekolojik çevre teorisi, farklı seviyeleri olan bir sistem grubudur. Üstelik bu seviyeler birbirlerine bağlıdır; her bir seviye diğerini içerir ve birbirlerine dayanırlar.

park kumda oynayan iki erkek çocuğu

Ekolojik teorinin sistemleri

  • Mikro sistem. Bireyin geliştiği en içteki ve en yakındaki ortam (aile, okul, arkadaşlar…).
  • Mezosistem. İki ortamın veya mikro sistemin birbirleriyle ilişkisini içerir. Burada, gelişmekte olan kişi etkileşir ve aktif olarak katılım gösterir (aile-okul, aile-arkadaşlar …).
  • Eksosistem. Bunlar, gelişmekte olan kişiyi doğrudan içermeyen ortamlardır. Ancak onların çevrelerini ve dolayısıyla gelişimlerini etkileyebilirler. Örneğin, bir çocuk için bu ebeveynlerinin işyeri olabilir. Çocuk, bu ortama katılım göstermez ancak bu ortam onların gelişimlerini dolaylı olarak etkileyebilir (müsait olunan zamanlar, ebeveyn stresi…).
  • Makro sistem. Bunlar, kişinin geliştiği kültürün unsurlarıdır. Daha spesifik olmak gerekirse,  değerler dizisi, din, gelenekler, vb. gibi kişinin kültürünü oluşturan şeylerdir. Bu seviye, diğer sistemlerin kendilerini nasıl ifade edebildiğini etkiler.
  • Kozmosistem. Bu, zamansal boyutla ilişkilidir. Kişinin, yaşamının hangi zamanında olduğuna bağlı olarak, çevresindeki olaylar onu şu veya bu şekilde etkileyecektir.

“Ulus olarak insanı insan yapmak için gerekli ve yeterli koşullar konusunda yeniden eğitilmemiz gerekiyor. Ebeveynler olarak değil, işçiler, komşular ve arkadaşlar; ve organizasyonların, komitelerin, kurulların ve özellikle de sosyal kuruluşlarımızı kontrol eden ve böylece ailelerimiz ve çocukları için yaşam koşullarını belirleyen gayri resmi ağların üyeleri olarak yeniden eğitilmeliyiz.”

― Urie Bronfenbrenner ―


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.